El Fetih: ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması büyük bir hata olur

 

El Fetih, ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın, Tel Aviv Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma sözüne dair açıklama yaptı. Açıklamada, “ABD büyükelçiliğinin taşınması öngörülemez ve önemli sonuçlarıyla birlikte hukuki ve politik bir sarsıntı yaratacaktır” denildi

trump_netanyahu

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, seçim sürecinde, ABD’nin Tel Aviv Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma sözü vermişti.

Geçtiğimiz günlerde Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya yakınlığıyla bilinen Israel Hayom gazetesine, ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Tabi ki Kudüs ile ilgili sözümü çok iyi hatırlıyorum. Tabi ki unutmadım ve biliyorsunuz ki ben verdiğim sözlerden vazgeçmeyen bir şahsiyetim” ifadelerini kullandı

Filistin’in El Fetih örgütü, Trump’ın bu sözlerine dair bir açıklama yaptı.

filistin_el_fetih_manset

“Kudüs manevi, politik, dini bir önem taşımaktadır. Kudüs hep Ortadoğu’daki çatışmanın merkez üssü ve çözümünün önemli bir özelliği oldu. Bu nedenle Kudüs’le ilgili bütün kararlar hafife alınmamalı ve sonuçları göz ardı edilmemelidir” denilen El-Fetih açıklamasının devamında şu ifadeler kullanıldı:

Barışı ve uluslararası hukuku desteklemekle yükümlü olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Kudüs sorununu da açıkça hatırlatan, şehrin merkeziyetini tekrardan onaylayan 2334 nolu kararı da içeren bir dizi karar aldı ki bu ilkelerden biri kutsal şehir için de geçerliydi. Bu kararlarda Güvenlik Konseyi, eşitsizlik açısından, kutsal şehir Kudüs’ün yapısını ve statüsünü değiştirebilecek nitelikteki idari önlemlerin alınmasının ve işgalci güç olarak İsrail tarafından uygulanmasının hiçbir yasal geçerliliğinin olmayacağını, Ortadoğu’daki barış için büyük bir engel oluşturacağını ve uluslararası hukuku ihlal eden bir durumun oluşacağını belirtmişti. 478 nolu karar (1980) bu açıdan bütün devletlerin sorumluluğunu belirlemiş, İsrail tarafından alınacak olan diğer önlemlerin, temel kanunların ve şehrin yapısını ve statüsünü değiştirmeye yönelik adımların tanınmayacağını belirtmiş ve bu kararı kabul eden bütün devletlere “Kudüs’teki diplomatik elçiliklerini geri çekme” çağrısında bulunmuştu.

“Elçiliğin taşınması hukuki ve politik bir sarsıntı yaratacaktır”

478 nolu karar ile İsrail’in illegal politikalarının dünya çapında reddedilmiş olduğunu hatırlatan El-Fetih, açıklamada, zorla toprak ele geçirmenin kabul edilemezliğinin ve uluslararası hukukun temel prensiplerinin olduğu Birleşmiş Milletler Tüzüğü üzerine kabul edildiği belirtilerek şöyle denildi:

Bu durum Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in Doğu Kudüs’ü de kapsayan duvarı hakkında aldığı kararla da doğrulandı. Bölgenin küresel patlamasıyla benzeri görülmemiş bir kargaşaya tanık olduğu zamanda bu açık ve temel kuralları ihlal eden ABD büyükelçiliğinin taşınması öngörülemez ve önemli sonuçlarıyla birlikte hukuki ve politik bir sarsıntı yaratacaktır.

“ABD bir tercih yapmak zorundadır”

Kudüssüz hiçbir barış konuşması yapılamayacağı, hiçbir çözümün bulunamayacağı ve İsrail’in toprak ilhaklarını birleştirmek için yaptıklarının sadece barıştan uzaklaştırdığına dikkat çekilen açıklamada, İsrail’in barışı ilerletmek için oynayabileceği herhangi bir rolden uzaklaştığı da belirtildi.

Açıklamada şu görüşlere de yer verildi:

ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması Filistin halkına karşı bir baskıyı ve uluslararası hukuku ihlal eden bir eylemi yaratacaktır ve bu bizi 1967 sınırlarına dayanan iki devletli çözümün ötesinde devrilme noktasına yaklaştırıyor. İki devletli çözümün ölümü bölgenin bütünlüğü için tehlikeli sonuçlarla birlikte çatışmanın yüzünü ve çözümü için oluşturulan çerçeveyi radikal bir biçimde değiştirecektir. ABD’nin bu kararı yalnızca Filistin halkına zarar vermekle kalmayacak yardım ettiğini iddia edenlere de zarar verecektir zira yerleşimci işgali desteklemek çatışmayı körükleyecektir.

Yeni Amerikan yönetiminden bu hareketini ABD’nin imajı, çıkarları ve güvenliği üzerindeki etkisini dikkatle değerlendirmesini istiyoruz. Zira ABD’nin bölgedeki rolü, en iyi Amerikan halkının çıkarlarına hizmet eder, İsrailli yerleşimcilerininkine değil. Böyle provokatif ve saldırgan bir hareketin, 30 yıl boyunca art arda gelen Demokrat ve Cumhuriyetçi yönetimlerin ve uluslararası konsensüsün kabul ettiği bir tutum, nasıl olur da ABD’nin bölgesel ve global çıkarlarına pozitif bir etkisi olabilir?

ABD İsrail’deki en aşırı sömürge hareketinden ve İsrail hükümetindeki temsilcilerinden vazgeçmekle pozisyonunu koruyup ve barışı ilerletmeye çalışmak arasından bir tercih yapmak zorundadır. Açık olunmalıdır ki bu iki pozisyon birbiriyle uzlaşmazdır. Başkan Trump anlamalıdır ki başkan olarak yapmak zorunda olduğu en önemli kararlardan biridir. Bu nedenle bu durum ABD’nin onun başkanlığı altında Arap ülkeleriyle, Müslüman dünyasıyla, Filistin’le ve dünyanın geri kalan topluluklarıyla ilişkisini belirleyecektir.

Tüm uluslararası kuruluşları, devletleri, dünyadaki bütün özgürlük aşığı halkları böyle bir görüntüyü engellemek, uluslararası hukuku korumak ve hukuka saygı duyulmasını sağlamak için harekete geçmeye çağırıyoruz. 70 yıldan beri Batı Şeri ve Doğu Kudüs’te, 50 yıldır Gazze Şeridi’nde süren evsiz bırakılmayı ve adaletsizliği bitirmek için çağımızın politik ve ahlaki güçlerinin harekete geçmesi hiç olmadığı kadar gereklidir.

Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını ve bağımsızlık hakkını da içeren devredilemez hakları, özgürlük ve haysiyet hakkı vardır. Halkımızın Doğu Kudüs’le birlikte, başkent olarak, kendi egemen devleti altında bu hakları ilan etme gayesi vardır. Bu, bölgedeki tüm halklar için barışın ve güvenliğin yoludur. Alternatifi çatışma ve Apartheid’tir.

bdsturkiye.org