yeni süreç uykudaki trolleri uyandırdı – ayşe düzkan

bilindiği gibi, bds yani boykot, yatırımların geri çekilmesi ve yaptırımlar hareketi, 2006 yılında filistinli siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin çağrısıyla oluşturuldu. ırkçı kafaların alması zor olabilir ama bir kere daha hatırlatalım, bds hareketinin yahudilerle hiçbir derdi yok, dünyanın birçok yerinde sadece bds değil, başka çeşitli anti-siyonist hareketler içinde de birçok yahudi mevcut. o yüzden boykot, yahudi mallarına değil, israil ve israil’e destek veren firmaların ürünlerine ve hizmetlerine, ama daha önemlisi israil ile her türden askeri, ekonomik, diplomatik vb ilişkiye yönelik. siyonist oluşumdaki her türden yatırımın geri çekilmesi ve bu devlete uluslar arası yaptırımlar uygulanması hedefleniyor.

bds israil için birinci tehlike

bds artık filistin için uluslararası dayanışma hareketlerinin önemli bir parçası olmakla kalmayıp israil’in birinci tehlike saydığı bir güç haline geldi hatta yakın zamanda bir bds bakanlığı bile kuruldu. siyonist devlet, ilişkisi olan ve yakın olduğu birçok devlete bu hareketi kriminalize etmesi için baskı uyguluyor.

israil ile imzalanan anlaşmanın mürekkebi kurumadan türkiye’de de bu yönde adımlar atıldığında şahit olduk. konuyu takip edenler neden söz ettiğimizi bilir, taha dağlı’nın haber7.com adlı sitedeki yazısını kastediyoruz.(*)

öncelikle şunu belirtelim, haberde fotoğrafı kullanılan filistinli, bir bds gönüllüsü değildir. ama israil’in işgali yüzünden diasporada yaşamak zorunda kalan her filistinli, yaşadığı ülkenin siyasetiyle ilgili fikir ve söz hakkına sahiptir, tabii. t.c: vatandaşı olan filistinliler arasında bütün partilere oy ve destek verenler vardır, bu onların en doğal hakkı.

ambargo değil abluka

başka bir zaman olsa cehalet diyebilirdik ama son zamanlarda her kesimden yazar defalarca yazdığı için kasıt arıyoruz. ambargo ve abluka farklı şeyler ve mavi marmara’nın da içinde bulunduğu özgürlük filosu’nun hedefi ablukaydı. yoksa başta bm olmak üzere dünyanın her yerinden gazze’ye yardım gidiyor ve gitmektedir.

kudüs günü ve mescid-i aksa

bizler her inançtan filistinlinin olduğunun ve filistin’in işgalden kurtulmasının “islami” bir dava olmadığının farkındayız ama filistinli müslümanların gerçekliğine yabancı değiliz. buna karşılık taha dağlı, filistin gerçeğinden o kadar bihaber ki, her ramazan ayında, filistinli 45 yaş altı erkeklere konan mescid-i aksa yasağını ve her ramazan’ın son cuma namazını aksa’da kılmak için duvarlardan atlayan, bin bir tehlikeyi göze alan filistinleri yok sayarak şu sözleri kaleme alabilmektedir: “iran’ın kimsenin takmadığı ramazan’ın son cuma’sını “kudüs günü” ilan etmesi de, avrupa ülkelerinin zerre sonuç vermeyen filistin’i tanıma girişimleri de hep o devletlerin israil’e yönelik politikalarının icabıydı, yani somut olarak asla filistin için yapılmış işler değildi.” şunu da hatırlatalım, israil’e yönelik bütün politikalar filistin için yapılmış işlerdir çünkü filistin sorununu yaratan işgalci israil’in varlığıdır.

dağlı için bir noktayı daha hatırlatalım: onun terimiyle “şeriatçı” hamas ve “laik” el-fetih arasındaki anlaşmazlıkların sebebi oslo anlaşması ve israil ile işbirliği üzerine, laik/şeriatçı ikiliğiyle ilgili değil. dağlı, “kimse unutmasın ki, erdoğan peres’e one minute fırçasını attığında israil’le müttefiktik. israil’le 6 yıllık kavgamız da filistin davasından dolayı edildi” diyerek bu tartışmada nerede durduğunu zaten gösteriyor.

son olarak şunu hatırlatalım: taha dağlı bu yazısıyla başta bds gönüllüleri olmak üzere bütün filistin dostlarını hedef göstermektedir. bu yazıdan sonra bir filistinlinin ya da filistin’le dayanışma taraftarının kılına zarar gelirse, sorumlusu kendisi olacaktır.

(*)http://www.haber7.com/ortadogu/haber/2030862-filistini-bekleyen-tehlike-bu-oyuna-gelmeyin