İsrail beyin tümörüyle mücadele eden Filistinlilerin tedavi olmalarını engelliyor – Ola Mousa

İsrail, Gazze’deki herkesi -iki milyondan fazla insanı- ve özellikle yaralıları cezalandırmak istiyor. Mayıs ayındaki son savaştan sonra İsrail bir panik havası yaratmaya çalışıyor. Böylece insanların İsrail ordusunun yenilemez olduğuna inanarak direnişten ve protestolardan vazgeçmelerini sağlamaya çalışıyor

Mayıs, Gazze için korkunç bir aydı. 11 gün süren şiddetli İsrail saldırısıyla herkes büyük bir sarsıntı geçirmiş, pek çok kişi de fiziksel olarak da zarar görmüştü.  

İsrail’in Filistinlilere karşı gösterdiği acımasızlık, Yahya el-İcla örneğinde olduğu gibi, ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonra da devam etti.

24 yaşındaki Yahya mayıs ayındaki saldırılarda başından ve göğsünden yaralanmıştı. 

Gazze’nin Şucaiyye bölgesindeki evinin hemen yakınında bulunan bakkala gitmişti. Dükkân, İsrail hava saldırısıyla yerle bir edilirken Yahya dışarıdaydı. 

Saldırının ardından ailesi Yahya’nın işgal altındaki Batı Şeria şehri El-Halil’deki bir hastaneye nakli için izin istedi.

Doktorlarla yapılan görüşmelere göre aile başarılı bir ameliyat sonrasında Yahya’nın hayatının kurtarılabileceğine inanıyordu. 

Gazze ablukası, -tıbbi gerekçelerle bölgeden ayrılma talepleri de dâhil olmak üzere- labirente benzer bir bürokrasi ile idare ediliyor. 

Seyahat izni almak isteyenlerin öncelikle Filistin Ulusal Yönetimi tarafından onaylanmış bir hastane başvuru formuna sahip olmaları gerekiyor. Daha sonra İsrail işgal güçleri seyahat izni verip vermeyeceğine karar veriyor. 

İşgal güçleri, İsrail ile Gazze’yi birbirinden ayıran Erez’deki denetim noktasının kontrolünü elinde tutuyor. İşgal güçlerinin onayı olmaksızın Batı Şeria’da ya da İsrail’in içinde tedavi olmak mümkün değil.

Yahya’nın ailesi bütün prosedürleri tamamladı. Ancak İsrail seyahat izni vermeyi reddetti ve dolayısıyla planlanan ameliyatın gerçekleşmesini engelledi.

Haziran ayının başında Yahya aldığı yaralardan dolayı Gazze’deki El-Şifa hastanesinde hayatını kaybetti.

“En zoru çaresiz hissetmekti, evladını kurtaramamaktı,” diyor Yahya’nın babası Besim.

“Panik hissi”

Besim, Gazze’deki birçok kişinin benzer şeyler yaşadığının tamamen farkında. İsrail, Gazze’deki herkesi -iki milyondan fazla insanı- ve özellikle yaralıları cezalandırmak istiyor. Mayıs ayındaki son savaştan sonra İsrail bir panik havası yaratmaya çalışıyor. Böylece insanların İsrail ordusunun yenilemez olduğuna inanarak direnişten ve protestolardan vazgeçmelerini sağlamaya çalışıyor. Mayıs saldırısından bu yana yaşamını yitiren tek hasta Yahya değildi. 

Mayıs saldırısı sırasında Gazze’de en az 260 insan hayatını kaybetti. Resmi rakamlara saldırı başlamadan önce o dönemde tespit edilen koşullardan dolayı ölen hastalar dâhil değildir.

Ömer el-Kurd, 19 Mayıs’ta, ateşkesin yürürlüğe girmesine 48 saatten az bir süre kala hayatını kaybettiğinde sadece 15 yaşındaydı.

Ömer beyin tümörü hastasıydı ve ailesi Ömer’in Gazze’de yapılması mümkün olmayan ameliyatı için seyahat izni alabilmek adına defalarca izin başvurusu yapmıştı. 

İsrail başta Ömer’in yalnızca aile dışından birinin refakatinde seyahat edebileceği noktasında ısrar etti.  

Ömer’in ailesinden olmayan bir refakatçi için 30’dan fazla başvuru yapıldı. Hepsi de İsrail işgal güçleri tarafından reddedildi.

İsrail ayrıca Filistin Ulusal Yönetimi’ne, yanında bir refakatçi olsun ya da olmasın Ömer’in bir hasta olarak seyahat etmesine müsaade edilmeyeceği bilgisini verdi.

9 Mayıs’ta Ömer’in El-Halil’deki El-Ehli hastanesine acilen sevk edilmesine karar verildi. Filistin Ulusal Yönetimi Sağlık Bakanlığı Ömer’in tüm tıbbi masraflarını karşılayacağını bildirdi.

Durumun ciddiyetine rağmen İsrail Ömer’in seyahat etmesine onay vermedi. 

Ömer’in babası Fahir, ailelerin siyasi ilişkilerinin seyahat izinlerini onaylamamak için İsrail tarafından bir bahane olarak kullanıldığını belirtiyor.  

“Benim oğlum bir kurbandı,” diyor Fahir. “Hiçbir suçu yoktu. Seyahat izni için gereken tüm şartları yerine getiriyordu. Daha çok gençti.”

Gazze’de El-Mizan adlı insan hakları örgütünden Besim Ebu Curay, Gazze dışındaki hastanelere başvuran hastaların ciddi hastalıklardan mustarip oldukları için acil tedaviye ihtiyaç duyduklarını belirtti. 

Ebu Curay, mayıs ve haziran aylarında tedavi olabilmek için Gazze dışına çıkmaları engellenen hastaların hayatını kaybettiği beş vakadan da haberdar. “İsrail’in politikaları insanların hayatı için bir tehdit oluşturuyor,” diye ekliyor. 

Kısıtlamalar gevşetildi mi?

Bazen Filistinlilerin tedavileri için seyahat edebilmelerinin tek yolu İsrail yargısından aldıkları izin oluyor.

Gazze’deki insan hakları aktivistleri mayıs ve haziran ayları boyunca Kudüs yerel mahkemesine Gazzeli hastalar adına 20 dilekçe sundular. 

Mecd el-İcla, İsrail hava saldırısında yaralandıktan sonra genç yaşta hayatını kaybeden Yahya el-İcla’nın kuzeni. Aslında Mecd de mayıs ayında kuzeniyle aynı olayda yaralanmıştı. 

Başından ve karnından yaralanan Mecd’in yoğun bakıma alınması gerekiyordu. Yaşam destek cihazına bağlanmıştı. 

Mayısın sonunda Mecd, El-Halil’deki El-Ehli hastanesine sevk edilmişti.

Ailesi Mecd’in ambulansla nakledilmesi için izin istediğinde İsrail makamları reddetti. 

Kudüs mahkemesi hastanın sevk edilebileceğini gösteren bir belge yayımlayana kadar İsrail pes etmeyecekti. Nihayet haziranın ortasına doğru seyahat etmesine izin verildi.

İsrail, Mart 2020’de Gazze halkının dolaşımına yönelik olağanüstü kısıtlamalar getirdi. Neredeyse hiç kimsenin Erez’den geçmesine izin verilmeyeceği anlamına gelen bu kısıtlamaların gerekçesi olarak COVID-19 salgını gösterildi.

İsrail ancak bu yılın ağustos ayında kısıtlamaları gevşettiğini ve hastaların Erez üzerinden seyahat etmesine görünürde izin verdiğini açıkladı.

İsrail daha önceki vesilelerle Gazze ablukasını “hafiflettiğini” açıklamıştı. Bu tür değişiklikler, göz boyamaktan başka bir şey olmadığını ve Batılı politikacıları yatıştırmak için tasarlanmış olduğunu kanıtladı.

Ayrıca dikkatleri, bütün bu ablukanın uluslararası hukuk tarafından yasaklanan bir olgu olarak, Gazze halkının toplu olarak cezalandırılması düzeyine vardığı gerçeğinden uzaklaştırdılar. 

Son “hafifletmeler” Nayif İbrahim’in hayatında -en azından şimdiye kadar- hiçbir değişiklik yaratmadı. 

58 yaşındaki İbrahim’in beyin tümörü var.

Bir uzman tarafından tedavi edilebilmesi için Gazze dışına çıkması şart. Ancak İsrail mercileri ona seyahat izni vermeyi reddettiler.  

20 yıl önce bir trafik kazasıda sağ bacağı kalıcı olarak hasar gören İbrahim kendisine eşlik edecek bir refakatçi için de izin istemişti. 

Kendisiyle seyahat etmeyi kabul eden 12 kişiden oluşan isim listesini ibraz etti ancak İsrail hepsini reddetti. 

İbrahim, Gazze’nin Han Yunus bölgesindeki Avrupa Hastanesi’nde bir süredir tedavi görüyor. Mayıs ayında Gazze’ye yapılan saldırı sırasında bu hastanedeyken yan yataktaki bir hasta hayatını kaybetti.

Hastanın tedavi için Gazze’den ayrılmasına izin verilmemişti.

İbrahim,“Gazze’de yaşadığımız için adeta cezalandırılıyor gibi hissediyoruz,” diyor.“İsrail öyle ya da böyle bizi öldürmek istiyor.”

[Electronic Intifada’da 16 Eylül 2021 tarihinde yayımlanan İngilizce orijinalinden Emir Doğan Yılmaz tarafından bdsturkiye.org için çevrilmiştir]