Baba Zula’ya Açık Mektup
Baba Zula grubunun sayın üyeleri,
23 – 25 Haziran 2016 tarihleri arasında İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri bölgesinde yapılacak olan Sun Beat Festivali’ne katılacağınızı üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz.
Sizi, bu festivale katılmamaya çağırıyoruz.
Bahsedilen festival, 1967 yılından bu yana İsrail tarafından uluslararası hukuka aykırı olarak işgal edilmiş durumda bulunan ve aslında Suriye Arap Cumhuriyeti’ne ait olan Golan Tepeleri bölgesinde gerçekleşiyor. Bu durum Birleşmiş Milletler’in 242 numaralı kararında açıkça belirtildiği ve İsrail’in işgal ettiği yerlerden çekilmesi talep edildiği halde, İsrail bu topraklardaki işgalini açık bir şekilde sürdürmekte.
Üstelik, İsrail, bu topraklara 22.000 kadar “yerleşimci” getirerek, buradan çekilmek niyetinde olmadığını gösterdi. Bu yerleşimciler, İsrail’in işgal ettiği topraklara yerleştirdiği, genellikle silahlı ve Filistin halkına baskı ve şiddet uygulamaları karşılığında çeşitli imtiyazlara sahip kılınan bir topluluk. Uzun lafın kısası, burada sahne almak, bu işgale destek olmak anlamına gelecek.
Grubunuz üyelerinden sayın Levent Akman tarafından yönetilen @BaBaZuLa adlı twitter hesabında, (@biristanbulkabusu adlı hesaptan retweet yapılan) İstanbul’un Kurtuluş Savaşı esnasındaki işgal yıllarını çok haklı bir biçimde kabus yılları olarak ifade eden fotoğraflara rastlamamız, davetimizin anlamını mutlaka kavrayacağınız konusunda bizde büyük bir umut uyandırdı.
Sun Beat festivalinde çalmakla, işgal yılları İstanbul’unda, işgal kuvvetleri tarafından düzenlenen bir etkinlikte çalmak arasında hiç ama hiç bir fark bulunmuyor.
Yine twitter hesabınızdaki bazı ifadelerinizde, daha iyi bir dünya için müziğinizle savaşacağınızı ve mücadele edeceğinizi okuyoruz. Sizin politik konulardaki hassasiyetlerinizi de biliyoruz ve size bu festivale katılmama çağrısı yaparken, tam da bundan dolayı ciddi bir umut besliyoruz. Evet, müzik pek çok şeyi değiştirebilir. Bir konserde söylenen bir söz, ezilenler ve sömürülenler için çalınan bir ezgi, yeryüzünün lanetlilerinin mücadelesinde çok ciddi bir cephane olabilir. Ama Sun Beat festivalinde değil! Çünkü, 68 yıl önce topraklarından kovulmuş, bu kadar uzun zamandır mülteci olarak yaşayan, tepesine bomba yağdırılarak öldürülen halkı, yani Filistinliler (kendilerine destek veren Yahudi kardeşleriyle birlikte), kültürel alanda bir boykot çağrısı yapıyorlar. Bizim çağrımız da bu çağrının bir parçası.
Bu çağrının kurumsal çatısı olan PACBI (İsrail’e Akademik ve Kültürel Boykot için Filistin Kampanyası – www.pacbi.org), aynı zamanda bizim de Türkiye ayağını oluşturduğumuz BDS (Boycott, Divestment and Sanctions – Boykot, Yatırımları Geri Çekme ve Yaptırımlar) hareketinin bir parçası. PACBI, kültür ve akademi emekçilerini, sanatçıları, entelektüelleri ve uluslararası kamuoyunu; Filistin toprakları işgalcilerden temizlenene, Filistinli mültecilerin yurtlarına geri dönme hakkı tanınıncaya ve Filistinlilere kendi topraklarında uygulanan ayrımcılığa son verilerek tam bir eşitlik sağlanıncaya kadar, İsrail kültürel ve akademik kurumlarını boykot etmeye davet ediyor.
Vereceğiniz konserin, bu çağrıya karşın, işgalci rejime bir destek anlamına gelmeyeceğini düşünebilirsiniz. Ancak hemen belirtelim ki, Filistin ve Suriye topraklarında uluslararası hukuka göre işgalci konumunda bulunan, Güney Afrika’daki ırkçı apartheid rejiminin çok benzeri bir sistemi sürdüren, bu rejimi inşa ettiği utanç duvarı ile pekiştiren, ordusu ve “sivil” yerleşimcileri ile Filistin halkına zulmeden bu devlet, bu tür kültürel ve akademik organizasyonları kullanarak, bu vahşi yüzünü perdelemekte, ya da daha doğru bir ifadeyle yıkamakta. İsrail dışişleri bakanlığının sitesinde Sound Ports gibi festival haberlerinin (http://mfa.gov.il/MFA/IsraelExperience/Culture/Pages/Celebrating-musical-connections-between-Tel-Aviv-and-Istanbul-March-2016.aspx) yer almasını da böyle açıklayabiliriz. Yani, eğer işgal topraklarında çalarsanız, İsrail devleti bunu kendisini bölgenin en ileri, en demokratik ve barışçıl toplumu olarak sunmakta kullanacak.
İçinde bulunduğumuz konjonktürde, İsrail işgali altındaki Golan’da çalmanızın bir anlamı daha olacak. Bildiğiniz gibi Türkiye, son dönemde bizim çok ciddi eleştiriler yönelterek karşı durduğumuz bir politika izleyerek, siyonist İsrail ile “normalleşmeye” çalışıyor. Bu normalleşmenin sonucunda, işgalci İsrail tarafından çalınan Filistin doğalgazı, Türkiye üzerinden transfer edilecek. Yani Türkiye hükümeti, Filistinlilerin doğalgazının çalınmasında aracılık edecek. “Normalleşme” olarak anılan bu süreci yumuşatmanın, insanlara şirin göstermenin bir aracı da, İsrail ve Türkiye arasındaki kültürel ilişkilerin canlandırılması. Sound Ports ve Sun Beat gibi festivaller, Türkiye kamuoyunda tam da bu zamanda daha “cici” bir İsrail algısı yaratma projesinin birer parçası. Bu konserde çalmak, Türkiye hükümetinin, siyonistlerle yürüttüğü bu projenin kültür ayağında yer almak anlamına da gelecek.
BDS Türkiye olarak, sizi; Roger Waters, Elvis Costello, Santana gibi apartheid İsrailini “eğlendirmeyi” reddeden sanatçıların arasına katılmaya, Filistinlilerin ve Muhalif Yahudilerin sesi olmaya, İsrail’in suçlarını aklama çabalarına destek olmamaya ve işgal altındaki Golan’da sahne almamaya, Sun Beat festivalinde çalmamaya davet ediyoruz.
BDS Türkiye