“Balfour Deklarasyonu’nun 100. Yılı ve Tarihsel Sorumluluklar” konferansına yoğun ilgi

BDS Türkiye 9 Aralık Cumartesi günü “Balfour Deklarasyonu’nun 100. yılı ve tarihsel sorumluluklar” konferansı düzenledi.

FOTOĞRAFLARLA “BALFOUR DEKLARASYONU’NUN 100. YILI VE TARİHSEL SORUMLULUKLAR” KONFERANSI

Konferansa tarihçi-yazar Ilan Pappe, tarihçi Adel Menna ve araştırmacı yazar Fikret Başkaya katıldı.

Mutlu Örs

İstanbul Tabip Odası konferans salonunda düzenlenecek etkinlik BDS Tükiye’den Mutlu Örs’ün açılış konuşması ile başladı.

Örs’ün ardından Filistin diasporasından Filistinli Şirin El-Arac konuştu. Arac “ABD’nin kararı, Doğu Kudüs’ün işgalini meşrulaştıran bir adımdır. Filistin halkı sadece direnişi ve mücadelesiyle haklarını kazanabileceğini çok iyi biliyor” dedi.

Şirin el Arac

Açılış konuşmalarının ardından konferansın birinci oturumuna geçildi. BDS Türkiye’den Selim Sezer’in moderatörlüğünü yaptığı oturumda ilk olarak konferansa hazırlık atölyesinin tebliği sunuldu. “Geç Osmanlı Döneminde Filistin” başlığı altındaki “BDS Türkiye Hazırlık Atölyesi tebliği”ni atölye katılımcılarından Nazlı Koca sundu.

Daha sonra Kudüs’te yaşayan bir Filistinli olan Tarihçi Adel Manna “Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküşünden 100 Yıl Sonra, 1. Dünya Savaşı’nın Filistin’deki Etkileri Üzerine Yeni Bir Okuma” başlıklı sunumuna geçildi.

Menna özetle şöyle konuştu:

1867’de Kudüs Belediye Başkanı olan ve 1877’de Meclis-i Meb‘ûsan’a Kudüs temsilcisi olarak gönderilen Yusuf Ziya el-Halidi, o dönemde Siyonist harekete dikkat edilmesi konusunda ilk öngörüde bulunan isimlerdendir. Arap Müslümanlar ve Hristiyanların Yahudilerle arasında herhangi bir sorun yoktu. Ancak Siyonistler, Filistin halkıyla eşit bir şekilde yaşamak için bölgeye gelmediler. Onların temel amacı Filistinlilerin yaşadığı topraklara hükmetmekti. Filistin liderliği manda yönetimi döneminde tüm öngörülerine rağmen Siyonist proje karşısında durulmasını sağlayamadı. Bugün Trump da bu tarihi kararı ile sadece Kudüs’ün işgalini değil aynı zamanda Siyonist yerleşimleri de meşrulaştırmaktadır. Bu noktada Filistin halkına, direnişine ve uluslararası BDS hareketine bel bağlanılması gerektiğini düşünüyorum.

Forum bölümünden sonra verilen aranın ardından konferansın ikinci oturumuna geçildi.

BDS Türkiye’den Naz Şakar’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Ilan Pappe ve Fikret Başkaya konuştu.

Ilan Pappe

İlk sözü “Balfour’dan BDS’ye Avrupa ve Filistin” konulu konuşmasını yapmak üzere Ilan Pappe aldı.

Pappe özetle şunları söyledi:

Balfour Deklarasyonu’nda Filistin’i ‘Yahudi devleti’ haline getirme taahhüdü vardır. 1920 Filistin isyanı sırasında, Britanya ordusu olmasaydı Siyonist proje kendi varlığını sürdürmüş olamazdı. 1936’da Filistin direnişi etkili olmaya başladığında, Britanya ordusu hava kuvvetlerini kullandı, birçok yerden bölgeye asker çıkarmak zorunda kaldı. Bu süreç gerçekten bir intifadaydı. Bu sürecin ardından Britanya, bölgede Siyonistlerin bir devlet kurması girişimlerine desteğini artırdı. Siyonistler etnik temizliğe başladığı zaman da Britanya ordusu bölgeden ayrılıyordu. Siyonist önderlik, BM’nin 1947 taksim planının çok kötü bir plan olduğunu biliyorlardı. Ama Siyonistler bu kararların içinden kendi ihtiyaçları olanlarını alıp, geriye kalanları yok sayarlar. Bu planın en önemli kısmı, kentler ve kasabalardaki Filistinlilerden kurtulmaktı. Köyler savunmasız olduğu için, buraların tasfiye edilmesinin kolay olacağını biliyorlardı. Siyonistler için 1948’de özellikle Hayfa ve Yafa’nın mutlaka temizlenmesi gerekiyordu. Bunların hepsi Britanyalıların gözü önünde gerçekleşti. Siyonistlerin yaptıkları insanlığa karşı suçtu. Celile’de, Hayfa’da, Yafa’da, Batı Şeria’da ve adını anmadığımız birçok yerde gerçekleşti bu etnik temizlik.

Fikret Başkaya

Pappe’nin ardından sözü Fikret başkaya aldı. Başkaya “Filistin’de yüz yıllık işgal, yüz yıllık direniş” başlığı altında bir sunum gerçekleştirdi.

Hakikat bütündedir. Trump’ın Kudüs kararının ardından televizyona çıkan bazı “uzmanları” dinledim. Ağızlarından ne kapitalizm, ne emperyalizm, ne kolonyalizm ne de Siyonizm lafı çıkıyordu. Siyonist İsrail devleti neden Filistin toprağında kuruldu? Çünkü ‘Ortadoğu’ dedikleri yer dünyanın merkezidir. Dünyanın neresinde olursanız olun Siyonizmi konuşmak yasaklanmıştır. Çünkü konuştuğunuz anda anti-semitik olmakla suçlanırsınız. Birleşmiş Milletler ‘milletlerin’ cemiyeti falan değildir. Başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin örgütüdür. Bunlar emperyalist sistemi meşrulaştıran kurumlardır. Siyonist İsrail, 65 yıldır oradan çıkan tek karara uymamıştır. Ortadoğu’daki ülkelerin ve buralarda yaşayan halkların kendi ayakları üzerinde duramamasının yegâne sebebidir İsrail. Siyonist İsrail karşısında haysiyetli tavır takınmak gerekir. Halbuki kurulduğunda İsrail’i bölgede tanıyan ilk devlet Türkiye’dir. Filistin halkı 100 yıldır kahramanca direniyor. Ancak son zamanda Filistin’in mücadelesi konusunda iki olumsuzluk yaşandı: İlki silahlı mücadeleye son vermek büyük bir hataydı. İkincisi ise Hamas yanlış bir iş yaparak İran, Suriye ve Hizbullah’a sırt çevirdi. Yaşasın Filistin halkının anti-emperyalist, anti-kolonyalist, anti-Siyonist mücadelesi.

Başkaya’nın sunumunun ardından soru cevap kısmına geçildi. Soruların yanıtlanmasının ardından konferans sona erdi.

bdsturkiye.org (Fotoğraflar: Meltem Ulusoy)