“Filistin belgeleri”: Vahim Filistin tavizleri, İsrail tarafından mutlak biçimde reddedildi

Filistin BDS Ulusal Komitesi (BNC)

İşgal Altındaki Filistin, 17 Şubat 2011

filistinİsrail ve Filistinli yetkililer arasındaki ABD destekli “barış sürecine” ilişkin geçenlerde kamuoyuna çok sayıda belge sızdırıldı. Bunlar sadece Filistin halkını temsil etmeyen Filistinli “müzakerecilerin” Filistinlilerin temel haklarından ödün verme konusundaki hevesini değil, aynı zamanda İsrail’in reddiyeciliği ve adil olmayan ve sürdürülemez bir barışı bile müzakere etme isteksizliği hakkında da güçlü kanıtlar sunuyor. Ayrıca bu sızdırılmış belgeler Filistin halkını BM tarafından tanınan haklarından feragat ederek İsrail’in yayılmacı ve sömürgeci gündemine hizmet etmeye zorlayan uluslararası “barış arabulucuları” tarafından, seçimle iş başına gelmemiş Filistinli yetkililere uygulanan baskıyı da gözler önüne seriyor. Bu sözde müzakerelerin kesinlikle uluslararası hukuka ve insan haklarına dayanmadığı ve kesinlikle adil barışı teşvik etmediği hiç olmadığı kadar aşikardır artık.

Boğazına kadar İsrail’in korumacılığına batmış ve onun savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçlarının suç ortağı olan despot rejimlere karşı halk devrimlerinin bölgede, özellikle de Mısır’da muazzam başarılar kaydetmesiyle İsrail’in dokunulmazlığı, gözdağı ve “caydırıcılık” gücü, Filistin halkı üzerinde işgal, sömürgecilik ve apartheid’ı sürdürebilme yetisi önemli ölçüde zayıfladı. Otoriter rejimler tarafından yönetilen Tunus, Mısır ve diğer Arap devletlerinde demokratikleşmenin ve özgürlüğün yıldırım hızıyla kök salması, hiç şüphesiz boykot hareketi de dahil olmak üzere Filistin halk direnişine daha önce görülmemiş şekilde destek olacaktır.

Bölgedeki bu radikal gelişmeler ışığında Filistin Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar Ulusal Komitesi (BNC), dünya üzerindeki vicdanlı insanlardan bu belgeleri (“Filistin Belgeleri”) sözde “barış sürecinin” tabutuna çakılmış son çivi olarak görmelerini ister. Uluslararası sivil toplum ve dünyanın duyarlı vatandaşlarından ahlaki olarak daha tutarlı ve daha etkin olan alternatife desteklerini artırmalarını ısrarla istiyoruz: Adil barış için onurlu ve hak temelli bir yaklaşım; daha özel olarak da, Filistin sivil toplumunun öncülüğünde İsrail uluslararası hukuka uyana kadar ve Filistin halkının devredilemez haklarına saygı duyana kadar İsrail’e karşı küresel Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) Kampanyasının yürütülmesi.

Son yayınlanan belgeler, yaklaşık 10 yıllık siyasi müzakerelerden türeyen protokolleri, haritaları ve mektuplaşmaları, Filistinli ve İsrailli heyetler arasındaki doğrudan görüşmeleri ve ABD yetkilileri ile hazırlık görüşmelerini ve bunların yanı sıra ABD’li ve Avrupalı resmi ve gayri resmi tarafların pek esnek görünen Filistinli muadillerine baskı uyguladığı çok sayıda toplantının özetlerini içeriyor. Başarısızlığa uğrayan barış zirvesinin (2007 Annapolis Konferansı*) son turunun hazırlık toplantılarına ait bir dizi belge, İsrail’in barış için geleneksel iki devletli modeli, yani İsrail’in yanı başında bir Filistin devletinin olmasına dayalı ortak platformu reddettiğini ve İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin ırkçı “Yahudi devleti” kavramını reddeden Filistinli müzakerecilerin bunu resmen kabul etmelerini sağlamak için yaptığı inatçı girişimleri belgeliyor. Livni’nin bir müzakere oturumu sırasında sarf ettiği “Ben bir avukatım… Ama hukuka karşıyım, özellikle de uluslararası hukuka. Genel olarak ise hukuka karşıyım” [1] sözleri, İsrail’in uluslararası hukuku hor görmesini ve Filistinlilerin haklarını hiçe saymasını anlatıyor.

“Filistin Belgeleri” hassas Filistinlilerin ve uluslararası gözlemcilerin bilmediği herhangi büyük bir haberi su yüzüne çıkarmazken, ahlaki ve hukuki standartların hiçe sayılmasının belirlediği, (bilhassa Filistin tarafında) herhangi bir biçimde hesap vermekten aciz müzakere sürecini detaylı bir biçimde ortaya koyuyor. Belgeler ayrıca İsrail ile uluslararası aktörlerin adil barışın önündeki hakiki engelleri, yani İsrail’in süregiden apartheid, sömürgecilik ve işgal uygulamasını ele almadaki bariz isteksizliği ile dolu.

Özetle “Filistin Belgeleri”, hamiler olarak ABD ve Ortadoğu Dörtlüsü’nün Birleşmiş Milletler’in en azından 1974’ten beri kabul ettiği adil bir barışa ulaşmanın kilit ön şartlarını oluşturan Filistin halkının devredilemez olan kendi kaderini tayin, bağımsızlık ve egemenlik haklarını kullanmasını ve Filistinli mültecilerin sürüldükleri evlerine ve mülklerine geri dönüşünü (BM Genel Kurulu’nun 3236 Sayılı Kararı) göz ardı ettiği için başarısız olan 20 yıllık “barış” sağlama sürecinin gerçeği hakkında bir fikir veriyor. Diğer bir deyişle, herhangi bir hakiki barış müzakeresinin başarılı olabilmesi için İsrail’in üç katmanlı tahakküm sistemine son verilmelidir. Barış görüşmeleri, tüm tarafların uluslararası hukukun, insan hakları ilkelerinin ilgili kaidelerinin ve yerli Filistin halkının en başta kendi kaderini tayin hakkı olmak üzere, devredilemez haklarının uygulanmasını kabul etmesi şartına bağlanmalıdır. Ondan sonra müzakereler, uluslararası hukuka başvurup başvurmamayı değil, uluslararası hukukun uygulanmasının usullerine ve takvimine odaklanabilir.

İsrail’e karşı BDS Kampanyası, bu temelde stratejik bir alternatif sunuyor. 2005 tarihli BDS çağrısının rehberliğinde Filistin sivil toplumunun öncülüğündeki küresel BDS Kampanyası, Filistin halkının kapsamlı haklarına odaklanmakta ve İsrail’in Filistin halkı üzerindeki ayrımcı ve baskıcı rejimini tümüyle dağıtarak bu hakları gerçekleştirme mücadelesi vermektedir. Daha belirgin olarak ise BDS Çağrısı, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını kullanması için asgari gereklilikleri teşkil eden üç temel hakkı vurgular: 1967 işgaline ve sömürgeciliğe son verilmesi, İsrail’in Filistinli vatandaşlarına karşı kurumsallaşmış ve yasallaşmış ırk ayrımcılığı sistemine son verilmesi ve Filistinli mültecilerin kökenlerinin ait olduğu yurtlarına geri dönme ve zararlarının tazmin edilmesi hakkının kabul edilmesi ve sağlanması. Kapsamlı ve kalıcı barış ancak bu şekilde tesis edilebilir.

İsrail’in Filistinli vatandaşları, altmış yıldan fazla zamandan beri yasalara entegre edilmiş bir ayrımcılık sistemine göğüs gerdiler. Bu sistem şimdilerde Filistinlilerin yaşamın tüm alanlarındaki haklarını zayıflatmayı amaçlayan bir yığın yeni yasayla daha da sağlamlaştırılıyor.[2] Bu kritik anda İsrail’in nüfusunun beşte birini oluşturan 1,3 milyon Filistinli vatandaşın tam eşitlikten faydalanması talebi her zamankinden daha önemlidir. Herhangi bir adil barış önerisi bu temel eşitlik talebini kutsal kabul etmelidir.

Mültecilere gelince, 2008 sonu itibariyle en az 7,1 milyon yerinden edilmiş Filistinli vardı ve dünya üzerindeki toplam Filistin nüfusunun (10,6 milyon) yüzde 67’sini oluşturuyorlardı. Bunların 6,6 milyonu mülteci ve 427 bini ülke içinde yerinden edilmiş kişilerdi.[3] Bu mültecilerin geri dönüş hakkının reddedilmesi, BM İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki eski İnsan Hakları Özel Raportörü Prof. John Dugard tarafından “2. Dünya Savaşı sonrası dönemin belki de en büyük adaletsizliği ve kesinlikle en uzun süreli olanı” olarak tanımlanmaktadır. Geri dönüş hakkı Filistin sorunun merkezindedir.

Filistinlilerin hakları için yürütülen BDS Kampanyası, yaklaşık altı yıl önce, yerleşimci sömürgeciliğe ve onu izleyen zorla yerinden etme ve apartheide karşı bir asırlık şiddet içermeyen Filistin mücadelesinden çıkarak ve büyük ölçüde Güney Afrika’daki apartheid karşıtı kahraman mücadeleden ilham alarak başlamasından bu yana önemli başarılar kaydetti, hak temelli yaklaşımının etkililiğini teyit etti. Son iki gelişme Kampanya’nın etkisinin çarpıcı biçimde büyüdüğünü doğruluyor. Birkaç hafta önce İsrail Ödülü kazanmış kişiler de dahil 150 İsrailli akademisyen, uluslararası hukuka aykırı olarak işgal altındaki Filistin topraklarında olduğu için sömürgeci Ariel Koleji’ni boykot etmeye çağırdı.[4] Aynı zaman zarfında Kuzey Amerika Yahudi Federasyonları, BDS’ye ve İsrail’i “gayrimeşrulaştırmak” ile suçlanan diğer girişimlere karşı koymak için 6 milyon dolarlık bir fon oluşturduğunu duyurdu.[5] Bu iki örnek, BDS’nin üst düzey İsrailli yetkililer tarafından “stratejik bir tehdit” olarak nitelendirilmesiyle birleştiğinde, İsrail’de de canlı ve gitgide büyüyen bir kolu** bulunan BDS hareketi, İsrail kurulu düzeninde bir zamanların Güney Afrika’sı gibi dünyanın paryası olması korkusunu yaratıyor. Göze çarpan ve etkili BDS eylemleri İsrail apartheid’ına ve onun suç ortağı kurumlarına karşı gerçek zaferler elde ediyor ve bu şekilde İsrail toplumu içindeki sömürgeci konsensüse de meydan okuyor.

“Filistin Belgeleri”nin yayımlanmasına karşılık olarak Filistin BDS Ulusal Komitesi, tüm Filistinlilerin haklarının tamamının kabul edilmesinin ve hayata geçirilmesinin esas olduğunu ve İsrail uluslararası hukukun emrettiği yükümlülüklerine uyana ve Filistinlilerin haklarına saygı duyana kadar özelde İsrail’e karşı Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar olmak üzere güvenilir alternatiflere ihtiyaç olduğunu yineler. Piskopos Desmond Tutu’nun dediği gibi: “Kendisini benim efendim olarak gören birinin masama fırlattığı şefkat kırıntılarını toplamaya meraklı değilim. Ben mönüdeki bütün hakları istiyorum.”[6]

————————————————-

[1] http://transparency.aljazeera.net/document/2003

[2] http://www.old-adalah.org/newsletter/eng/nov10/docs/ndl.doc ve http://www.old-adalah.org/eng/

[3]http://www.badil.org/index.php?page=shop.product_details&flypage=garden_flypage.tpl&product_id=119&category_id=2&vmcchk=1&option=com_virtuemart&Itemid=4

[4] http://www.haaretz.com/print-edition/news/israel-prize-laureates-join-academic-boycott-of-settlement-university-1.335954

[5] http://www.jta.org/news/article/2010/10/24/2741418/jfna-and-jcpa-create-6-million-network-to-fight-delegitimization-of-israel

[6] http://www.tutufoundation-usa.org/exhibitions.html

Notlar:

* 27 Kasım 2007’de Filistinli ve İsrailli müzakereciler 40 ülkenin katıldığı ABD’de Annapolis’teki donanma üssündeki zirveye ABD eski başkanı George W. Bush tarafından davet edildiler. Zirve, iki devletli çözüm için ABD başkanları tarafından yapılan göstermelik zirvelerin bir diğer örneğiydi.

** Filistin BDS Çağrısına İçeriden Destek (Boycott From Within) http://boycottisrael.info/

BDS Türkiye (Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi) tarafından çevrilmiştir.

bdsturkiye.org