Filistin Yönetimi Başsavcısı Ekrem el-Hatib, “Tüm bu gerçekler; kullanılan mermi tipi, silah, mesafe, görüşe engel herhangi bir şeyin olmaması ve Ebu Akile’nin o esnada basın yeleği giyiyor olması bizi Ebu Akile’nin bir cinayetin hedefi olduğu sonucuna götürüyor” şeklinde konuştu. Başsavcı, “Ateşin tek kaynağı İsrail işgal güçleriydi” diye ekledi
Filistinliler tarafından yürütülen ve Perşembe günü (26 Mayıs) açıklanan resmi soruşturmanın sonucu, mayıs ayı başlarında işgal altındaki Batı Şeria’da başından vurulan El-Cezire muhabirinin bir İsrail askeri tarafından “savaş suçu” işlenerek katledildiğini ortaya koydu.
Filistin Yönetimi ve El-Cezire, İsrail güçlerini 11 Mayıs’ta Batı Şeria’nın Cenin kentindeki bir İsrail operasyonunu takip ettiği esnada Şirin Ebu Akile’yi öldürmekle suçladı. Televizyon ağı perşembe günü Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde dava açacağını belirtti.
İsrail makamları, Ebu Akile’nin Filistinli bir saldırganın silahından çıkan rastgele ateş sonucu veya bir İsrail askeri tarafından yanlışlıkla öldürülmüş olabileceğini iddia ederek itiraz etti.
Soruşturma bulgularını ortaya koyan Filistin Yönetimi Başsavcısı Ekrem el-Hatib, “kanıtlanmış tüm olgular cinayet suçunun unsurlarını oluşturuyor… ulusal yasalara göre, bunlar savaş suçu ve uluslararası yasaların ihlalidir” dedi.
Üzerinde “Basın” yazan bir yelek ve kask giymiş olan Amerikalı-Filistinli gazeteci, kaskının hemen altından vurulmuştu.
Rapora göre Ebu Akile, Ruger Mini-14 tipi bir tüfekten ateşlenen 5.56 milimetrelik zırh delici bir mermiyle öldürüldü.
Rapor ayrıca yakınlarda bir ağaçtaki kurşun deliklerinin “vücudun üst kısımlarının öldürme kastıyla hedef alındığını” gösterdiğini de ekliyor.
Hatib,“Tüm bu gerçekler; kullanılan mermi tipi, silah, mesafe, görüşe engel herhangi bir şeyin olmaması ve Ebu Akile’nin o esnada basın yeleği giyiyor olması bizi Ebu Akile’nin bir cinayetin hedefi olduğu sonucuna götürüyor” şeklinde konuştu.
Başsavcı, “Ateşin tek kaynağı İsrail işgal güçleriydi” diye ekledi.
Filistin Yönetimi’nin üst düzey yetkililerinden Hüseyin el-Şeyh raporun bir kopyasının ABD makamlarına gönderildiğini, Ebu Akile’nin ailesine ve El-Cezire’ye de birer kopya verileceğini belirtti.
Çok geçmeden, Katar merkezli yayın ağı hukuk biriminin ve uluslararası uzmanların Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcısına götürmek üzere bir dava hazırlığında olduğu duyuruldu.
Kurum, davanın Mayıs 2021’de bir İsrail saldırısı sırasında El-Cezire’nin Gazze’deki ofisinin yıkılmasının yanı sıra Filistin topraklarında çalışan gazetecilerine yönelik diğer saldırıları da kapsayacağını söyledi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi tüzüğünün sekizinci maddesi, herhangi bir savaş bölgesinde bir gazeteciyi hedef almanın bir savaş suçu olduğunu belirtiyor. UCM geçen yıl Filistin topraklarında işlenen savaş suçları için bir soruşturma başlattıysa da İsrail UCM üyesi değil ve yargılama yetkisine de itiraz ediyor.
Bu hafta yayımlanan ve İsrail’in itiraz ettiği bir CNN raporuna göre de ağaç üzerindeki hasara bakıldığında kasten öldürme niyeti olduğu anlaşılıyor.
İsrail makamları Filistin raporunun sonuçlarını, İsrail ordusunun asla gazetecileri hedef almayacağını söyleyen Savunma Bakanı Benny Gantz aracılığıyla hemen kınadı.
Gantz, “İsrail ordusunun gazetecilere veya olayla ilgisi olmayan sivillere kasten zarar verdiğine dair herhangi bir iddia, düpedüz yalandır” dedi.
Gantz’a göre “İsrail tarafının defalarca iletişim kurmaya çalışmasına rağmen, Filistinliler iş birliği yapmayı reddediyor, bu da hakikate gerçekten ulaşmak isteyip istemedikleri sorusunu gündeme getiriyor.”
Filistinli otoriteler ise güven eksikliğini gerekçe göstererek, ellerindeki mermiyi soruşturma için İsrail makamlarına teslim etmeyi reddediyor.
Gantz ayrıca “CNN’in yayınladığı haberde olduğu gibi, bir yandan yanlış değerlendirmeleri öne çıkarıp diğer yandan İsrail askerlerine savaş suçları isnat etme girişimleri, bölgede barış ve istikrarı sağlama gücüne darbe vururken, günün sonunda terörizmin önünü açıyor” ifadelerini kullandı.
[Fransız haber ajansı AFP kaynaklı olarak al-monitor.com internet sitesinde 26 Mayıs 2022 tarihinde yayımlanan İngilizce orijinalinden Emir Doğan Yılmaz tarafından bdsturkiye.org için çevrilmiştir]
