BDS Türkiye, İsrail hükümeti destekli Tel Aviv Uluslararası LGBT Film Festivali’ne (TLVFest) Türkiye’den “Free Fun” adlı kısa filmi ile katılacağı açıklanan yönetmen Fehmi Öztürk’e festivalden çekilme çağrısı yaptı
İsrail’in Filistinlilere yönelik hak ihlalleri ve baskısını gizlemek amacıyla kültürel ve akademik alanlara yatırım yaparak, suçlarının üzerini örtmeye çalıştığı dikkat çekmektedir. İsrail bütün dünyanın salgına karşı mücadele etmeye çalıştığı 2020 yılı itibarıyla sadece Kudüs’te 140’tan fazla evi yıkarak yüzlerce insanı evsiz bıraktı. Salgının ortasında, evde kalın çağrılarının en çok yoğunlaştığı dönemde işgal güçlerinin evsiz bıraktığı toplam Filistinli sayısı ise bini geçmektedir. Bunun yanında İsrail, sağlık kliniklerine saldırarak vaka tespit ve takibinde çok önemli yer tutan test kitlerini ve özel sağlık ekipmanlarını gasp ediyor.
İşgal güçleri ayrıca hapishanelerde esir tuttuğu Filistinlilerin de temel sağlık haklarından yararlanmasına izin vermemektedir. Bu esirler arasında Filistin’de kadın mücadelesinin öncü isimlerinden feminist vekil Halide Cerrar ve Filistinli Kadınlar Komitesi Birliği Başkanı Hitam Saafin de var. Cerrar, hakkında açılmış hiçbir dava ve soruşturma olmadan tam bir yıldır, Saafin de bir aydır idari tutuklu olarak işgal hapishanelerinde esir tutulmaktadır. Filistin Esir İşleri Komitesi’nin bildirdiğine göre yüzlerce Filistinli, işgal hapishanelerinde koronavirüse yakalandı. Hapishanedeki hak ihlalleri bununla sınırlı değil. Geçtiğimiz hafta özgürlüğüne kavuşan Mays Ebu Guş diğer esirler gibi kendisinin de hapishanede kaldığı süre boyunca fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kaldığını söyledi. 2020 yılında gözaltına alınan en az 400 Filistinli çocuk da serbest bırakıldığı ana kadar işkenceye maruz kalırken 170 çocuk İsrail hapishanelerinde hâlâ esir tutuluyor. Yılın başından aralık ayına kadar geçen sürede de işgal güçleri Filistinli 7 çocuğu katletti.
Uzun yıllardır İsrail’in devam ettirdiği ölüm, sürgün ve işgal politikalarına direnen Filistin halkının toplumsal örgütlerinin başlattığı uluslararası BDS (Boycott, Divestment, and Sanctions -Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar) hareketi Avrupa’da, Kuzey Amerika’da ve dünyanın birçok yerinde İsrail devletinin suçlarına ortak olmak istemeyen Yahudilerin ve her tür ırkçılığa, sömürgeciliğe, savaş suçları ve insan hakları ihlallerinin cezasız kalmasına karşı çıkan çeşitli kesimlerin desteğini alarak büyüyor. İsrail’e Akademik ve Kültürel Boykot İçin Filistin Kampanyası da (PACBI- pacbi.org) BDS hareketinin bir parçası olarak kültür ve akademi emekçilerini, sanatçıları, entelektüelleri ve uluslararası kamuoyunu İsrail’in 1967’de işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi sağlanıncaya, Filistinli mültecilerin BM 194 sayılı kararına binaen yurtlarına geri dönme hakkı tanınıncaya ve İsrail yurttaşı Filistinlilere uygulanan ayrımcılığa son verilerek tam eşitlik sağlanıncaya kadar İsrail akademik ve kültürel kurumlarını kapsayıcı ve tutarlı biçimde boykot etmeye çağırıyor. Şu an dünyanın birçok yerinden birçok kültürel ve akademik kurum, binlerce kültür emekçisi ve akademisyen boykot kampanyasına destek vermekte. Destekçiler, İsrail’de devletin ya da işgal rejimiyle işbirliği içindeki üniversite ve kültür kuruluşlarının düzenlediği etkinliklerde sahneye çıkmayı reddetmekte, yapıtlarının dünyanın herhangi bir yerinde İsrail devlet kurumlarının açık ya da örtülü desteğini alan organizasyonlarda sergilenmesine izin vermemektedirler.
PACBI bünyesinde faaliyet gösteren “Filistin İçin Queer Sinema” ve “Pinkwashing Filistin” öncülüğündeki gruplar, İsrail Stratejik İlişkiler Bakanlığı’nın desteğiyle 12-21 Kasım 2020’de sanal ortamda düzenlenen Tel Aviv Uluslararası LGBT Film Festivali veya kısaca TLVFest’i boykot çağrısı yaptı. Filmler festivalden çekilmeye başlayınca, TLVFest insan hakları suçları işleyen İsrail gizli servisi MOSSAD’la eşgüdümlü çalışan Stratejik İşler Bakanlığı ile ortaklığını gizlemek/karartmak amacıyla, ilk olarak sayfasındaki İngilizce bakanlık logosunu İbranicesiyle değiştirdi, ardından da tamamen kaldırarak yerine kurum adı geçmeyen bir logo koydu.
Sürdürdüğü apartheid rejimi ve queer olan ve olmayan milyonlarca Filistinli üzerindeki baskısını Festival aracılığıyla LGBTQIA+ haklarını kullanarak aklamaya çalışan İsrail hükümetinin rolü sebebiyle yapılan boykot çağrısına olumlu cevap veren sekiz Brezilyalı film yapımcısı filmlerini TLVFest’ten çekti. Filistin İçin Queer Sinema’nın çağrısına olumlu yanıt vererek festivalden filmlerini çeken yönetmen ve yapımcıların toplam sayısı 19 oldu. Öte yandan, 170’ten fazla film yapımcısı ve yönetmen, İsrail uluslararası hukuka uyana ve Filistin insan haklarına saygı gösterene kadar TLVFest’e veya İsrail hükümetinin sponsor olduğu diğer etkinliklere katılmamayı taahhüt ederek Filistin İçin Queer Sinema’nın imzaya açtığı metni imzaladı. Taahhüdün şimdiye kadarki en önemli imzacıları arasında Turner Ödülü sahibi Charlotte Prodger, Cannes Film Festivali ödüllü Alain Guiraudie ve Kanadalı yönetmen John Greyson yer alıyor. Ayrıca Touch of Pink’in yönetmeni Ian Iqbal Rashid, Elle Flanders ve Alain Guiraudie’nun da aralarında olduğu 18 film yapımcısı neden TLVFest’i boykot etme taahhüdünü imzaladıklarını açıklayan videolar gönderdi.
Festivale Türkiye’den “Free Fun” adlı kısa filmi ile katılacağı açıklanan yönetmen Fehmi Öztürk’e BDS Türkiye olarak festivalden çekilmelerini talep eden bir mektup gönderildi. Kendisinden festivalden çekildiğine dair herhangi bir yanıt alınamamakla birlikte, yönetmene gönderilen e-posta aşağıda kamuoyu ile paylaşılmıştır:
Sayın Fehmi ÖZTÜRK
Bu mektubu size ‘Free Fun’ adlı kısa filminiz, 12-21 Kasım 2020 tarihleri arasında çevrimiçi düzenlenecek Tel Aviv LGBT Film Festivali TLVFest’te yer alacağı için yazıyoruz.
Sizi, Filistinli queerlerin TLVFest’i boykot etme çağrılarına dair bilgilendirmek ve yürüttükleri haklar, özgürlükler ve adalet mücadelesiyle dayanışma göstermeye davet etmek isteriz.
TLVFest, Stratejik İşler Bakanlığı dahil olmak üzere, kendisini Filistin halkıyla enternasyonal dayanışma mücadelesine karşı savaşmaya adamış İsrail hükümeti ve onun gizli servisiyle işbirliği içindedir. Bu durum, İsrail hükümetinin apartheid rejimini ve milyonlarca Filistinli, queer ve nonqueer insanlar üzerindeki baskısını LGBTQIA+ haklarını istismar ederek, pinkwashing şeklinde tanımlanan aklama ajandasının çok açık bir örneğidir. İsrail’in pinkwashing yöntemi, Filistinlileri kendi vatanlarına yabancıymış gibi tarif eden sömürgeci anlatısını Filistinli queer’lere genişleterek onları kendi toplumlarının dışarıdakiler şeklinde göstermekte.
Filistinliler çok uzun zamandır uluslararası film yapımcılarına, İsrail uluslararası hukuk tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirene kadar ve Filistinlilerin insan haklarına saygı duyana kadar TLVFest’i boykot etme çağrısında bulunuyor.
2009 yılında Kanadalı yönetmen John Greyson “bu tavrı almanın düşünülemez, imkânsız bir şey olarak görülmemesi için” diyerek Fig Leaves adlı filmini festivalden çekti.
Yakın zamanda da onlarca film yapımcısı, Filistinli queerlerin ve dostlarının boykot çağrılarına olumlu cevap vererek filmlerini TLVFest’ten çektiler. Bunlardan biri de Güney Afrikalı yönetmen John Trengove: “Festivalin (ve benim katılımımın) İsrail devletinin işlediği insan hakları ihlallerinin saptırılması aracı olarak kullanılacağı gerçeğini görmezden gelmek imkânsız.”
Bu senenin başında da queer ve trans özgürleşmesine bağlılığını bildiren 150’den fazla film yapımcısı TLVFest’e katılmayacaklarına dair söz verdi.
TLVFest Filistinli queerlerin çağrılarına karşı koymak için Barış İçin Yaratıcı Topluluk’a (Creative Community for Peace, CCFP) katıldı. CCFP, İsrail hükümetinin lobi örgütü StandWithUs’ın Amerikan menşeili paravan propaganda grubu konumunda bulunuyor. Bu örgüt de John Hagee’nin amansızca ırkçı ve LGBTQIA+ düşmanı İsrail İçin Hristiyanlar Birliği (Christians United for Israel, CUFI) örgütünün bir müttefiki.
İsrail 12 yaşındaki çocukları bile tutuklayan, Filistinlilerin evlerini yıkan -Mart’tan beri yaklaşık 400 ev yıkıldı- milyonlarca Filistinliyi, BM’nin 2012 yılındaki tahminlerine göre bu sene artık yaşanamayacak hale gelen Gazze’de abluka altında tutan onlarca yıllık apartheid rejimini ve askeri işgalini sağlamlaştırdıkça TLVFest düzenleniyor.
Küresel salgının ortasında İsrail Filistinlilere ait sağlık kurumlarını yıkıyor, test merkezlerini kapatıyor ve Arapça yayımlanması gereken temel sağlık rehberlerini ve güncellemeleri yayımlamamaya devam ediyor.
Mutlak çoğunluğu film yapımcısı ve sanatçı olan Filistinliler, aralarında sinemacılar da olmak üzere uluslararası sanatçıları İsrail, Filistinlilerin insan haklarına riayet edene dek İsrail devletinin sponsor olduğu kültürel etkinliklere katılmamaya ve İsrail içinde performans sergilememeye ve çalışma sunmamaya davet ediyor.
Hükümetler İsrail’i sorumlu tutmak istemese de, Güney Afrika apartheid’ına uygulanan türden bir uluslararası sivil toplum baskısı etkili bir dayanışma aracı ifade etmekle birlikte Filistin halkına özgürlük, adalet ve eşitlik mücadelesinde umut vermektedir.
İsrail Trump’tan Bolsonaro’ya Modi’den Orban’a kadar bütün dünyadaki aşırı sağcı, hoşgörüsüz, ırkçı ve homofobik liderlerle ittifaklar kurarken, Filistin’in şiddete başvurmayan boykot hareketi dünyanın neresinde olursa olsun ezilen toplulukların haklarını savunan küresel ilerici herkes için adalet mücadelesinin bir parçasını oluşturuyor. Boykot, İsrail’e süregiden insan hakları ihlallerine son vermesi için baskı kuran Filistin sivil toplumunun tercih ettiği temel pasif taktiklerden bir tanesi.
LGBTQIA+ topluluğunun görünürlük kazanmasında hayati bir rol oynayan bir film yapımcısı olarak filminizi TLVFest’ten çekeceğinizi ve suçlarını sanatla aklama, art-washing, girişiminde bulunan İsrail apartheid rejimiyle işbirliği yapmaktan kaçınan sanatçılara katılacağınızı umuyoruz.
Sorularınızı cevaplamaktan mutluluk duyarız.
BDS TÜRKİYE