Ne istediğimizi ve ne yapacağımızı biliyoruz. Şimdi, elimizdeki tüm araçlarla, somut ve sonuç alıcı bir tüketim boykotunu geniş bir tabana yaymanın zamanı.
İsrail’in Gazze’deki soykırım saldırıları iki yıldan beri devam ediyor. Şehirleri enkaza çeviren, çoğu sivil on binlerce insanı katleden, halkı en temel ihtiyaçlarından yoksun bırakarak aralarında çocukların da olduğu yüzlerce kişinin açlıktan ölümüne sebep olan, nüfusu iki milyonu aşan Gazze halkını toplu olarak sürgün etmenin yollarını arayan İsrail, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşların ve dünya devletlerinin çoğunun herhangi bir somut yaptırım uygulamaması sebebiyle Gazze’deki saldırılarını sonlandırmadığı gibi, Batı Şeria işgalini de derinleştiriyor ve Yemen’e, Lübnan’a, Suriye’ye saldırmaya devam ediyor.
İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları, İsrail tarafından Filistin halkının tarihsel haklarının gasp edilmesi ve uluslararası hukukun ve onun temel yükümlülüklerinin ayaklar altına alınması yalnızca son iki yılla da sınırlı değil. Aynı zamanda, 7 Ekim 2023’te başlayan soykırım saldırıları bir ateşkesle sonuçlansa bile Filistin sorunu tüm ağırlığıyla yerli yerinde durmaya devam edecek ve İsrail tüm bölge için bir tehdit olmaya devam edecek.
Bu tehdidi ayakta tutan temel unsurlardan biri de işgal edilmiş Filistin topraklarında ticari faaliyet yürüten, yatırım yapan şirketlerin işgal devletine sağladığı ekonomik getiridir.
Ne zamana kadar boykot?
2005 yılında Filistinli taban örgütlerinin çağrısıyla kurulan uluslararası BDS hareketinin bir parçası olan BDS Türkiye, tüm diğer BDS bileşenleri gibi, İsrail boykotunun şu üç hedef gerçekleşinceye kadar sürmesi gerektiğini savunuyor:
- İsrail’in işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesi,
- Tüm Filistinli mültecilerin mülkiyet haklarıyla birlikte, geçmişte çıkarıldıkları yerlere geri dönüş hakkının hayata geçirilmesi,
- İsrail apartheid rejiminin ilga edilmesi.
İsrail’e ambargo, soykırım ekonomisinde rolü olan şirketlere boykot
Bu uzun erimli boykot mücadelesi, elbette yalnızca tüketim boykotundan ibaret değil. Bilakis, İsrail’in 77 yıl önce etnik temizlik ve yerleşimci sömürgecilik yoluyla tesis edilmesinden bu yana en ağır ve en dizginsiz saldırıları gerçekleştirdiği bu dönemde Filistin’le dayanışmanın belkemiğini, uluslararası kuruluşlara ve hükümetlere yapılan ambargo ve yaptırım çağrıları oluşturuyor.
Bununla birlikte Filistin halkının varlık mücadelesini destekleyen herkesin bireysel çabalarıyla da boykotu hayata geçirmesi ve bu şekilde İsrail rejiminin iktisadi beslenme kanallarının kesilmesine katkı yapması mümkün.
İki ay önce Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese tarafından yayınlanan detaylı rapor, boykotun bu iki biçimini bir araya getiren bir çağrı yapıyor ve pek çok şirketin soykırımdaki aktif rolünü ve suç ortaklığını da detaylı şekilde ortaya koyuyor. “İşgal Ekonomisinden Soykırım Ekonomisine” başlıklı detaylı raporun tamamının Türkçe çevirisine web sitemiz üzerinden erişmek mümkün.
Etkili ve odaklanmış bir boykot ihtiyacı
Gazze saldırıları başladığından beri çeşitli platformlarda onlarca markanın boykot edilmesi çağrıları yapıldı. BDS olarak bu listelere şüpheyle yaklaşıyor ve bu yaklaşımın niyetten bağımsız olarak gerçek ve etkili bir boykotun altını oyabileceğini savunuyoruz. Filistin Boykot Ulusal Komitesi (BNC) tarafından belirtildiği gibi:
“Maksimum etki elde etmek için stratejik olarak, dikkatlice seçilmiş, nispeten daha az sayıda şirket ve ürüne odaklanmalıyız. (…) Sosyal medyada hızla yayılan ve caydırıcı derecede uzun olan listeler, bahsi geçen stratejik ve etkili yaklaşımın tam tersini yapmaktadır. Bu listelerde yüzlerce şirket yer almaktadır, birçoğunun İsrail’in baskı rejimiyle olan bağlantısına dair güvenilir kanıtlar ortaya konmamıştır. Çoğu zaman, boykotun son bulması için şirketlerden ne talep edildiği de net şekilde belirtilmemekte, bu da bu çabaları etkisiz kılmaktadır.”
Bu kapsamda bir tüketici boykotu, hedeflerini belirlerken şu kriterleri esas almalıdır:
- İlgili şirketin İsrail’le açık suç ortaklığının bulunması
- Odaklanmış bir kampanyanın geniş bir tabana yayılabilir olması
- Boykot kampanyasının sonuç alabilir olması.
Varılması beklenen temel sonuç ise, ilgili şirketin İsrail’le işbirliğini sonlandırdığını ve yatırımlarını geri çektiğini açıklamasıdır ve BDS hareketi bugüne kadar pek çok şirketi (geçmişte İsrail hapishanelerine “güvenlik hizmeti” sağlayan G4S firması gibi) bu yönde karar almaya zorlamayı başarmıştır.
BDS hareketinin hangi firmaları neden ve nasıl hedef aldığı, “Filistin halkının uğradığı soykırımdan kâr elde eden şirketlere karşı hemen harekete geçin” başlıklı metinde sade bir dille ve detaylı bir şekilde ortaya konulmaktadır.
FİLİSTİN HALKININ UĞRADIĞI SOYKIRIMDAN KÂR ELDE EDEN ŞİRKETLERE KARŞI HEMEN HAREKETE GEÇİN
Boycat’le boykotu yaymak mümkün
Bir süredir, bireysel boykot çabalarını oldukça pratik hale getiren yeni bir araç mevcut: Boycat. Bilgisayar ve akıllı telefonlara kolayca indirilebilen Boycat uygulaması, bireylerin kendi etik değer ve tercihlerini belirlemesine, barkodu taranan ürünlerin bu değer ve tercihler doğrultusunda boykot kapsamında olup olmadığını görmesine ve alternatiflerin neler olduğunu öğrenmesine olanak tanıyor.
BDS kısa süre önce Boycat’le resmen partner oldu. Uluslararası BDS hareketinin ifade ettiği üzere, “Artık BDS’nin öncelikli kampanyaları ve stratejileri hakkında gerçek zamanlı olarak bilgi alabileceksiniz. Örneğin bir şirketin İsrail’in suçlarına ortaklığı sebebiyle boykot edilmesi çağrısı yaparsak Boycat sizi anında bilgilendirecek, en son bilgileri, eylem çağrılarını, aynı zamanda bilgi sahibi ve eyleme hazır olmanızı sağlayacak eğitim kaynaklarını size sunacak.”
Boycat uygulamasının tanıtımına ve BNC tarafından bu partnerlik hakkında hazırlanan metnin çevirisine aşağıdaki linkten erişmek mümkün.
BDS, BOYCAT UYGULAMASINA PARTNER OLDU
Boykotta Türkiye özgünlüğü
BDS Türkiye olarak soykırım sürecinin başından beri, tepkilerin işgalde doğrudan bir dahli bulunmayan “popüler” kahve ve içecek markalarına, yahut sahipleri Yahudi olduğu için hedef alınan şirketlere yöneltilmesini hem etkisiz hem de hatalı bulduk. Tüketim boykotunu BNC’nin bu metinde özetlediğimiz genel prensiplerine paralel şekilde anladığımız gibi, sürecin yakıcılığı sebebiyle kampanya ve çağrılarımızın merkezine, Türkiye’nin İsrail’le olan her türlü doğrudan ve dolaylı ticaretinin kesilmesini ve işgal devletine somut yaptırımlar uygulanmasını koyduk. Filistin dostu başka birey, kurum ve hareketlerle birlikte bizim de çabalarımız neticesinde kısmi kazanımlar elde edilmiştir ve bundan sonra da aynı yönde çağrılar devam edecektir.
Bununla birlikte doğru hedefe yönelmiş, başarı odaklı bir tüketim boykotunun da Türkiye’de yaygınlaştırılması gerektiğine inanıyoruz ve Gazze’deki soykırım sürecinin yakın bir gelecekte sona erip ermemesinden bağımsız olarak devam edecek bir kampanyalar silsilesini başlatıyoruz.
Bu kampanyalar, uluslararası BDS hareketinin listesinde bulunan ürün ve markaların yanı sıra, Türkiye’de faal bulunan Siyonist sermaye şirketlerini ve İsrail’le stratejik işbirlikleri bulunan Zorlu Holding gibi kuruluşlar ile onlara ait alt ürün markalarını da hedef alacaktır. Filistin dostlarının, BNC çağrıları ve Boycat uygulamasını izlemenin yanı sıra, sürmekte olan ve yeni başlayacak kampanyalar için BDS Türkiye’nin çağrılarını takip etmesi beklenmektedir.
Boykotu geniş bir tabana yayalım
Ne istediğimizi ve ne yapacağımızı biliyoruz. Şimdi, elimizdeki tüm araçlarla, somut ve sonuç alıcı bir tüketim boykotunu geniş bir tabana yaymanın zamanı.
İsrail’i tüm alanlarda yalnızlaştırma, somut yaptırımlar ve ambargo için uluslararası kuruluşlara ve hükümetlere baskı yapma mücadelesinin tamamlayıcısı olarak, işgalin suç ortaklarını hep birlikte boykot edelim!
bdsturkiye.org







