Yaklaşık bir yıldır Türkiye devleti ve AKP hükümeti ile Tel Aviv arasında yürütülen görüşmeler, kapsamlı bir normalleşme anlaşması ile neticelendi. Anlaşma bugün imzalanacak ve her iki tarafın iç onay mekanizmalarına sunulacak. Bugün, Filistin halkının ve Filistin mücadelesinin ağır bir darbe aldığı bir gündür.
Türkiye ile Siyonist oluşum arasında varılan anlaşma, Mavi Marmara sonrasında ortaya çıkan bir siyasi ve hukuki ihtilafın giderilip karşılıklı büyükelçi atanmasından çok daha fazlasını ifade ediyor. Anlaşmanın merkezinde, Siyonist işgalcilerin on yıllardır yağmaladığı Filistin gazının Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına satılması ve bu şekilde işgalci rejimin büyük bir finansman kaynağı elde etmesi bulunuyor. Daha önce Türkiye tarafından ilişkilerin “normalleştirilmesi” için öne sürülen şartlardan biri Gazze ablukasının kaldırılması olduğu halde, abluka kaldırılmak bir yana, meşrulaştırılıyor. Buna rağmen hükümet temsilcileri tarafından, gönderilecek insani yardımların Aşdod Limanı üzerinden Gazze’ye ulaşacak olmasına işaret edilerek “ambargonun büyük ölçüde kalktığı” ileri sürülüyor.
Oysa ambargo ve abluka birbirinden farklı şeylerdir. Geçmişte de Siyonist rejimin “izni” ile Aşdod Limanı üzerinden Gazze’ye insani yardım ulaştırmak mümkündü. Mavi Marmara da dahil olmak üzere yardım konvoylarının ve filolarının asıl amacı da bu zinciri kırmak ve dünyanın dikkatini Gazze’ye uygulanan insanlık dışı ablukaya çekmekti. Şimdi, Mavi Marmara öncesi durum aynen sürdürüldüğü gibi, 31 Mayıs 2010’daki katliam nedeniyle Türkiye’de açılmış olan davaların da düşürüleceği anlaşılıyor.
26 Haziran günü tamamlanan anlaşma bunların yanı sıra Türkiye ve İsrail arasında yürütülecek ortak yatırımlara, bölgesel işbirliği projelerine, ortak tatbikatlara, istihbarat paylaşımı faaliyetlerine işaret ediyor.
Tüm bunların, “bozulan” diplomatik ilişkilerin onarılmasının çok ötesinde, iki ülke arasında kapsamlı bir işbirliğine işaret ettiği açıktır. AKP hükümetinin propaganda ve manipülasyonlarının aksine, böyle bir anlaşmanın Filistinliler tarafından desteklenmesi elbette mümkün değildir ve anlaşma, ilan edilmesini izleyen saatler içinde, bazı Hamas yetkilileri de dahil olmak üzere pek çok Filistinli kişi ve grup tarafından sert şekilde eleştirilmiştir.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanması gerekecektir. BDS Türkiye olarak milletvekillerine, İsrail’i bugüne kadar işlediği suçlar nedeniyle cezalandırılmaktan kurtaracak ve hem Gazze ve Filistin üzerinde, hem de bölge genelinde Siyonizm’in elini rahatlatacak olan bu anlaşmaya red oyu verme çağrısı yapıyoruz. Duyarlı kamuoyuna, TBMM’ye bu yönde basınç uygulama ve Filistin halkının tarihsel hakları iade edilinceye kadar Siyonist rejimin her alanda boykot ve tecrit edilmesi için yürüttüğümüz mücadeleye destek verme çağrısı yapıyoruz.
BDS Türkiye
28 Haziran 2016