Sayın Özcan Deniz,
Sayın Aslı Enver,
Oyuncusu olduğunuz “İstanbullu Gelin” adlı televizyon dizisinin İsrail’de popüler olmasından mütevellit Nisan ayında Tel Aviv’de düzenlenecek bir etkinliğe katılacağınızı üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.
Dünyada etkin olan Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) hareketinin İsrail’in kültürel ve akademik alanda boykot edilmesi çağrılarına rağmen, oynadığınız dizinin üstelik üç sezondur İsrail’de gösterilmesi başlı başına üzücü iken yine tüm boykot çağrılarına rağmen İsrail’deki etkinliğe bizzat katılacak olmanız başta Filistinli hayranlarınız olmak üzere dünyadaki milyonlarca hayranınızı ve de Filistin dostlarını üzmüştür.
Hatırlatmak isteriz: İsrail devletinin kuruluşundan beri sürdürdüğü işgal, sürgün, katliam politikalarına karşı Filistinlilerin bir araya gelerek 9 Temmuz 2005’te kuruluş çağrısını yaptığı Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) kampanyası ve boykot hareketinin akademik ve kültürel ayağını oluşturan İsrail’e Akademik ve Kültürel Boykot İçin Filistin Kampanyası (PACBI); İsrail 1967 yılında işgal ettiği topraklardan çekilinceye kadar, İsrail vatandaşı olan Filistinlilere uygulanan ırk ayrımcı politikalar son buluncaya kadar ve İsrail, 194 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararında şart koşulduğu üzere Filistinli mültecilerin evlerine ve mülklerine geri dönüş haklarına saygı duyarak, koruyarak ve teşvik ederek yurtlarına geri dönmelerine izin verene kadar İsrail’in daimi ve tutarlı bir şekilde boykot edilmesi çağrısı yapmıştır.
BDS hareketinin kuruluşundan bu yana binlerce kültür ve akademi emekçisi bu boykot çağrısına uyarak filmlerinin İsrail’de gösterilmesini, İsrail’de sahne almayı, İsrail resmi akademik ve kültürel kurumlarıyla işbirliği yapmayı ve dahi İsrail’in dünyanın herhangi bir yerinde desteklediği etkinliklere katılmayı reddetmiştir.
Malumunuz olduğu üzere Filistinliler 30 Mart 2018 tarihinden itibaren “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü” adını verdikleri gösterilerle her cuma, 2008 yılından itibaren İsrail’in karadan, havadan ve denizden mutlak ablukası altında olan ve bu sebeple dünyanın en büyük açık hapishanesi olarak adlandırılan Gazze’de sınır boyunda gösteriler yapmaktadır. İsrail keskin nişancılarının hedef gözeterek ateş ettiği gösterilerde bugüne kadar 230’u aşkın kişi ölmüş ve binlerce kişi ise yaralanmıştır ve her cuma bu ölü ve yaralı insanlara yenileri eklenmektedir. İsrail pervasız saldırılarını çocuk, kadın, sağlık görevlisi, gazeteci gözetmeksizin sürdürmekte. 14 Mayıs 2018 tarihinde ABD büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınmasını protesto eden Filistinliler gaddarca İsrail keskin nişancılarının hedefi olmuş ve sadece o gün 60 Filistinli ölmüş, 2.770 Filistinli yaralanmıştır. Sadece son bir yıla ilişkin verdiğimiz bu rakamlar dahi İsrail’in katliamcı yüzünü anlamaya yetecektir.
İsrail bir taraftan bu katliam politikalarını sürdürürken diğer taraftan bu katliamları perdelemek, unutturmak ve dünya kamuoyunun gündeminden çıkarmak için akademik ve kültürel kanalları bir halkla ilişkiler operasyonu olarak kullanmakta, normal bir devlet görüntüsü vermeye çabalamaktadır. Kültürel kanallar İsrail için kanlı yüzünü saklamaya yarayacak kaynaklardır. Tel Aviv’deki etkinliğe katılmanızın İsrail’in bu çabalarına katkı sağlayacağı kuşkusuzdur. Nihayetinde İsrail, dünya genelinde milyonlarca hayranı olan iki yıldızı işgal ettiği topraklarda ağırlayan normal bir devlet gibi gözükecektir. Böylelikle belki de siz daha oradayken dünya kamuoyu Gazze Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü’nde ölen ve yaralananları, tutuklanan Filistinlileri değil, sizin katılmış olduğunuz etkinlikte eğlenen insanların olduğu normal ve meşru bir ülke görecek. Ayrıca Gazze’de süregelen abluka ve Batı Şeria’daki apartheid duvarı nedeniyle Filistinli hayranlarınız sizi izlemeye gelemeyecek.
Sosyal medyadaki Filistinli yanlısı paylaşımlarınızdan İsrail’in katliamcı yüzünü bildiğinizi ve onaylamadığınızı biliyoruz. Biz de sizin gibi İsrail’in çocukları ağır silahlarıyla hedef alan bir devlet olduğuna inanıyoruz. Fakat İsrail’in çocukları bile esirgemeyen savaş suçlarını aklama çabalarına kültür sanat cephesinden destek vermenizi anlayamıyoruz. Zira katılmayı düşündüğünüz konserlerin yapılacağı 6 ve 7 Nisan tarihleri tam da “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü”nün yıldönümünün hemen sonrasına denk gelmektedir ve muhtemelen İsrail yıldönümü vesilesi ile yapılacak kitlesel gösterilere geçmiş deneyimlerden aşina olduğumuz üzere sert müdahale edip yeni bir katliam gerçekleştirecektir. Üzerinde şarkılar söyleyeceğiniz sahneyse, yüzlerce yıl Filistinlilere ev sahipliği yapmış, toprağıyla onları besleyen Yafa şehrini yutan işgalin bir parçasıdır. Filistin halkı yas tutarken, cenazelerini toprağa verirken az ötede hiçbir şey olmamış gibi, her şey çok normalmiş gibi davranabilecek misiniz? Filistin halkının feryatlarına kulaklarınızı tıkayıp apartheid İsrail’ini eğlendirmeyi içinize sindirebilecek misiniz?
Sizi kendinizle çelişkiye düşmeyerek Shakira, Lana Del Rey, Roger Waters, Lorde, Elvis Costello gibi apartheid İsrail’ini eğlendirmeyi reddeden sanatçıların kervanına katılmaya, Filistinlilerin ve muhalif Yahudilerin sesini duymaya, İsrail’in aklanma çabalarına destek olmamaya ve başta oyuncusu olduğunuz “İstanbullu Gelin” adlı dizinin İsrail’de gösterilmesini reddetmeye ve Tel Aviv’deki etkinliğe katılmayarak İsrail’de sahne almamaya davet ediyoruz.
BDS Türkiye – BDS48