Lâmekân Filistin’in sesini boğan Ud Festivali – Aynur Şengal

Bu yıl on dördüncüsü düzenlenen İsrail Ud Festivali’ne CHP İstanbul milletvekili ve Türk Halk Müziğinin önemli seslerinden Sabahat Akkiraz da davetliydi. Öncesinde PACBI (İsrail’e Akademik ve Kültürel Boykot için Filistin Kampanyası) açıkladığı açık mektupla “İsrail’in gaddarca işgali altındaki Batı Şeria’da ya da ortaçağı andıran bir İsrail kuşatmasına maruz kalan Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinli hayranlarınızın, konserinizi dinlemek üzere Kudüs’e gelmeleri yasaktır. En temel hakları yadsınan bu 4 milyon insan arasında çok sayıda Filistinli kadın da sizi dinleyerek güç kazanma olanağından yoksun kalacaktır” diyerek Sabahat Akkiraz’ı kültürel boykota destek vererek konserini iptale çağırdı. Mektup, Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi tarafından Türkçeye çevrilip tüm basın yayın organlarına gönderildi. Fakat maalesef bu çağrı karşılığını bulamadı.

Öncelikle bu yazının esas konusu olmamakla birlikte beni bu yazıyı yazmaya sevk eden ve Radikal muhabiri Serkan Ocak’ın Ud Festivali’nde sahne aldığını düşündürtecek kadar festivale ilişkin titiz haberciliğine dair birkaç kelam etmek isterim. Söz konusu festivalle ilgili takip edebildiğim kadarıyla “İsrail’e gidiş”, “İsrail’de kalış” ve “İsrail’den dönüş sonrası izlenimler” diye özetleyebileceğim üç haber çıktı, bazıları gazetenin internet baskısında manşetten verildi. Bütün festivallerin bu titizlikle takip edildiğinden emin değilim ama bu titiz haberciliğin tam da İsrail’in kültürel faaliyetler kanalıyla tanıtım yapma çalışmalarına katkısı olduğu kuşkusuz. Umarız bu çabaların karşılığı gelecek seneki ud festivalinde sahne almakla alınır. Yazı dizisinden iyi bağlama çaldığını öğrendiğimiz maharetli muhabirimiz keşke hazır Kudüs’teyken ve hazır gazeteciyken Doğu Kudüs’teki Filistinlilerin nasıl da sistemli bir şekilde topraklarından sürüldüğüne, direnenlerin her Cuma yaptıkları gösteride birer ikişer öldürüldüğüne dair de ilk elden tanıklarla görüşüp bize izlenimlerini anlatsaydı. Kim bilir belki de İsrail’in Batı Şeria’da ördüğü apartheid duvarından dolayı konsere gelemeyen ve  kendisi ile birlikte türkü söylemek isteyen Filistinliler de olurdu. Ama olmadı. Tercih meselesi.

Gelelim asıl meselemize. İsrail’e Akademik ve Kültürel Boykot İçin Filistin Kampanyası; İsrail’in 1967’de işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi sağlanıncaya kadar, Filistinli mültecilerin BM 194 sayılı kararına binaen yurtlarına geri dönme hakkı tanınıncaya kadar ve İsrail yurttaşı Filistinlilere uygulanan ayrımcılığa son verilerek tam eşitlik sağlanana kadar herkesi İsrail devleti tarafından finanse edilen her tür kültürel ve akademik etkinliği boykot etmeye çağıran bir sivil kampanya. Kampanya John Berger, Arundhati Roy, Naomi Klein, Eduardo Galeano, Ken Loach, Roger Waters, Ilan Pappe, Neve Gordon, Eyal Sivan, Udi Aloni gibi sayısız akademisyen ve kültür emekçisinden destek gördü. Özellikle kampanyayı destekleyen yüzlerce Yahudi akademisyen ve kültür emekçisi İsrail’in itibarsızlaştırma, karalama, uğranılabilecek eğitimsel zararlarının ödenmesi gibi türlü baskıları ile karşı karşıya kaldı. Güney Afrika’daki ırkçı rejime karşı yapılan ve başarı sağlayan boykot hareketinden feyz alarak başlatılan kampanya Meg Ryan ve Dustin Hoffman gibi Hollywood yıldızlarından da destek aldı. Bugün ABD, Britanya, Fransa, İtalya, İspanya, Güney Afrika, Avustralya, Almanya, Belçika, Kanada ve Norveç’te İsrail’e karşı akademik ve kültürel boykot kampanyaları var.

Altını çizmek gerekirse kampanyanın hedefi Yahudi bireyler değil. Bir kültür ürününün boykot kampanyasının hedefi olabilmesi için; ürünün resmi İsrail kurumları tarafından sipariş verilmiş olması, tamamen veya kısmen İsrail resmi kurumları tarafından finanse edilmesi ya da etkinlik ya da projenin sahte bir simetri ya da “denge” anlayışını güçlendirmeye hizmet ediyor olması gerekir. Defaatle bahsetmekte fayda var. İsrail, kültürel etkinlikleri işlediği savaş suçlarını perdelemek, imaj yenilemek ve en nihayetinde normal bir devlet olduğunu göstermek için kullanmakta. Akademik ve kültürel etkinlikler Filistinlilerden yükselen çığlıkları bastırmak için bir araç. Yafa: Portakalın Otomatiği filmiyle İsrail’in Hayfa şehrinden Filistinlileri nasıl kovduğunu, tarihi baştan yazarak nasıl bir İsrail markası yarattığını anlatan Yahudi yönetmen Eyal Sivan filminin Tel-Aviv’in 100. yıl kutlamaları çerçevesinde gösterilmesi talebini neden geri çevirdiğini anlattığı mektubunda “Her zaman yaptığım işlerin araçsallaştırılmasından ve İsrail’in liberal tutumunun kanıtı olarak sunulmasından kaçınacak şekilde hareket ettim; İsrail otoritesi elbette İsrailli Yahudi eleştirmenlere bu ifade özgürlüğünü bahşetmiyor ve onlara hoşgörü göstermiyor” diyerek hem kültürel etkinliklerin nasıl araçsallaştırdığını hem de Ortadoğu’nun tek demokratik devleti diye pazarlanmaya çalışılan İsrail’in hoşgörüsünün pek de engin olmadığını izaha muhtaç olmayacak bir sarihlikte anlatmakta.

Keşke Sabahat Akkiraz soyut kardeşlik sözlerinden ziyade Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta yakılan Alevi toplumunun bir ferdi olarak evleri, köyleri, geçim kaynakları zeytin ağaçları yakılan, sürgüne gönderilen Filistinlilerin ve dahi muhalif Yahudilerin çağrısına kulak verip konserini iptal etseydi ve sesini Gazze’den Kudüs’e gelmesi yasak olan Filistinlilere katabilseydi. Zira Filistinli entelektüel Edward Said’in dediği gibi “Bugünün dünyasında otoriteye sorgusuz sualsiz boyun eğmek, aktif ve ahlaklı bir entelektüel hayatın karşısındaki en büyük tehditlerden biridir.

* Aynur Şengül – BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Karşı Boykot Girişimi)

Bu yazı sendika.org sitesinde yayımlanmıştır.

bdsturkiye.org