BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi), AKP hükümeti ile işgalci İsrail rejimi arasındaki “normalleşme anlaşması”nı protesto etti. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için önümüzdeki günlerde TBMM’deki onaylanması gerektiğini hatırlatan BDS Türkiye, vekillere ret oyu vermeleri çağrısında bulundu
BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi), AKP hükümeti ile işgalci İsrail rejimi arasındaki “normalleşme anlaşması”nı bugün (30 Haziran) protesto etti.
İstanbul Beyoğlu’ndaki Tünel Meydanı’nda bir araya gelen BDS Türkiye üyelerinin eylemine demokratik kitle örgütleri de destek verdi. Kitlenin Tünel’den Galatasaray Meydanı’na yapmak istediği yürüyüş ise polis tarafından engellendi. TOMA ve çevik kuvvet, kitlenin önüne set çekti.
Bunun üzerine BDS Türkiye üyeleri basın açıklamasını Tünel’de gerçekleştirdi. “Siyonist çeteyle anlaşma olmaz” yazılı pankartın açıldığı eylemde Filistin bayrakları taşındı. Eylemde “Filistin’e özgürlük İsrail’e boykot”, “Emperyalistler yenilecek, direnen halklar kazanacak”, “Anlaşma değil, boykot istiyoruz”, “İşgalci İsrail, işbirlikçi AKP”, “Tanklara karşı taş, tanklara karşı taş, direnen Filistin kazanacak” sloganları atılırken, BDS Türkiye adına açıklamayı Ayşe Düzkan okudu.
‘Gazze ablukası sürüyor’
Türkiye ile Siyonist oluşum arasındaki anlaşmanın Filistin halkının aleyhine olduğunu belirten Düzkan, hükümetin iddiasının aksine Gazze’ye yönelik İsrail ablukasının sürdüğünü vurgulayarak şunları söyledi:
Türkiye ile Siyonist oluşum arasında varılan anlaşma, Mavi Marmara sonrasında ortaya çıkan bir siyasi ve hukuki ihtilafın giderilip karşılıklı büyükelçi atanmasından çok daha fazlasını ifade ediyor. Anlaşmanın merkezinde, Siyonist işgalcilerin on yıllardır yağmaladığı ve adına “İsrail gazı” dediği Filistin gazının Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına satılması ve bu şekilde işgalci rejimin büyük bir finansman kaynağı elde etmesi bulunuyor. Daha önce Türkiye tarafından ilişkilerin “normalleştirilmesi” için öne sürülen şartlardan biri Gazze ablukasının kaldırılması olduğu halde, abluka kaldırılmak bir yana, meşrulaştırılıyor. Buna rağmen hükümet temsilcileri tarafından, gönderilecek insani yardımların Aşdod Limanı üzerinden Gazze’ye ulaşacak olmasına işaret edilerek “ambargonun büyük ölçüde kalktığı” ileri sürülüyor. Oysa durum, Mavi Marmara’nın da içinde bulunduğu İkinci Özgürlük Filosu Gazze’ye doğru yola çıktığında da bundan pek farklı değildi. Halen insani yardımlar Siyonist rejimin “iznine” tabi tutulurken, anlaşmayla birlikte 31 Mayıs 2010’daki katliam nedeniyle Türkiye’de Siyonist komutanlar aleyhinde açılmış olan davaların da düşürüleceği anlaşılıyor. Gazze üzerinde ise başta deniz ablukası olmak üzere İsrail ablukası devam ediyor.
‘Taraflar arasında kapsamlı işbirliği süreci başladı’
26 Haziran günü tamamlanan anlaşmanın Türkiye ve İsrail arasında yürütülecek ortak yatırımlara, bölgesel işbirliği projelerine, ortak tatbikatlara, istihbarat paylaşımı faaliyetlerine işaret ettiğini söyleyen Düzkan, işgalci rejiminin de saldırılarının sürdüğüne dikkat çekti:
Ve bu kapsamlı işbirliği süreci başlatılırken, İsrail’in Kudüs’ü Arapsızlaştırma politikası, Batı Şeria’daki infazlar, tutuklamalar ve yerleşimci saldırıları devam ediyor; binlerce Filistinli esir İsrail hapishanelerinde varlık mücadelesi verirken, milyonlarca Filistinli mülteci, ülkesine geri dönüş hakkından yoksun şekilde yaşamaya devam ediyor.
Vekillere ret oyu çağrısı
Düzkan ayrıca anlaşmanın TBMM’deki oylaması öncesi vekillere ret oyu vermeleri çağrısında bulundu:
Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanması gerekecektir. BDS Türkiye olarak milletvekillerine, İsrail’i bugüne kadar işlediği suçlar nedeniyle cezalandırılmaktan kurtaracak ve hem Gazze ve Filistin üzerinde, hem de bölge genelinde Siyonizm’in elini rahatlatacak olan bu anlaşmaya ret oyu verme çağrısı yapıyoruz. Duyarlı kamuoyuna, TBMM’ye bu yönde basınç uygulama ve Filistin halkının tarihsel hakları iade edilinceye kadar Siyonist rejimin her alanda boykot ve tecrit edilmesi için yürüttüğümüz mücadeleye destek verme çağrısı yapıyoruz.
‘İsrail IŞİD’in yenilmesini istemiyor’
Açıklamanın sonunda 28 Haziran’da Atatürk Havalimanı’nda gerçekleşen katliama da değinen Düzkan, burada bir Filistinli kadının da yaşamını yitirdiğini söyledi.
İsrail’in IŞİD’le ve benzerleriyle mücadelede “sığınılacak son liman bile olmadığı”nı belirten Düzkan, geçtiğimiz hafta İsrail askeri istihbarat şefi Herzl Halevy’in, Suriye’de IŞİD’in yenilmesini istemedikleri şeklindeki açıklamasını hatırlattı.
Düzkan devamında şunları söyledi:
Ocak ayında dönemin savaş bakanı Moşe Yalon, “IŞİD’i İran’a tercih ederim” demişti. Golan’da görev yapan Birleşmiş Milletler Gözlem Gücü UNDOF birkaç defa, bölgede İsrail ordusu ile IŞİD’in “düşman kardeşi” Nusra Cephesi arasında temaslar kurulduğunu, İsrail askerlerinin militanlara sandıklar içinde malzemeler temin ettiğini rapor etti.
Filistin’i işgal ettiği gibi, yayılmacı hedefleri doğrultusunda bölgemizin başına gelen bütün felaketlerde ve çatışmalarda da rol oynayan İsrail, elbette IŞİD’in büyüyüp gelişmesinden sorumlu olan devletlerden biridir. Yakın zamanda Siyonistlerin Suudi rejimiyle tarihsel bir yakınlaşma içine girmesi de halkların başına musallat etmeye niyetlendikleri yeni felaketlerin habercisidir.
Açıklama, “Siyonist oluşumla normalleşme kabul edilemez!” denilerek İsrail’e karşı boykot etme, yalnızlaştırma ve yaptırım uygulama çağrısıyla sonlandırıldı.
bdsturkiye.org