BDS Türkiye, Türkiye ve İsrail arasında devam eden ticari ilişkilere son verilmesi ve işgal devletine yatırım yapan, kaynak, destek ve meşruiyet sağlayan tüm şirket, kişi ve kurumların boykot edilmesi çağrısı yapıyor.
Filistin’de 75 yıldır etnik temizlik, istila ve yerli halkı toprağından sürme politikaları uygulayan Siyonist İsrail devleti 7 Ekim’den sonra yeni bir aşamaya geçerek, Filistin halkına karşı savaş ilan etti. Bu savaşı, kullanımı yasak olan silah ve bombaları kullanmaktan nüfusu 2 milyonu aşan Gazze halkının elektrik, yakıt, ilaç ve gıdaya erişimini engellemeye, çocukları ve sivilleri hedef gözeterek katletmekten hastane ve altyapı tesislerini yok etmeye varan pek çok savaş suçu işleyerek sürdürüyor.
Elindeki tüm imkân ve araçlarla direnmeye devam eden Filistin halkı, 21. yüzyılın en kanlı soykırım girişimiyle karşı karşıya. Uluslararası hukuk ve kurumlar tarafından -kararlarını tanımasa da- sayısız kez mahkûm edilen Siyonist devlet, Filistin’i ve halkını yok etmek amacıyla saldırıyor.
Görüyoruz ki İsrail devleti bu soykırım girişiminde pek çok devletin yoğun askeri, siyasi ve lojistik desteğini alıyor.
İçinde yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti her ne kadar resmî açıklamalarında İsrail’e yönelik sert eleştiriler dillendirip Filistin halkının haklarına vurgu yapsa da Siyonist devletle sürdürdüğü siyasi, askeri ve ticari ilişkileriyle ne yazık ki Filistin halkının uğradığı saldırılarda pay sahibidir.
Türkiye ve İsrail arasındaki ticaret hacmi son 20 yılda yüzde 532 artış gösterdi. Bu ticarette en büyük ihracat kalemini ise silah ve savunma sanayiinin temel hammaddesi olan çelik ve barut oluşturuyor. Ülkeler arası gemi trafiğini ortaya koyan kaynaklar ve medyaya yansıyan haberler Türkiye ile İsrail arasında çeşitli ürünler taşıyan gemilerin 7 Ekim’den sonra da seferlerine devam ettiğini ortaya koyuyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılı verileri de bu ilişkiyi doğruluyor.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’den İsrail’e askeri hammadde ve lojistik destek taşıyan bu gemilerin içeriğine dair TBMM’de verilen soru önergeleri ise çoğunluğu oluşturan Cumhur İttifakı partilerinin oylarıyla reddedildi. Ardından İsrail ile ticari ve diplomatik ilişkilerin durumuna dair verilen bir başka soru önergesine de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından “İsrail’le 74 yıllık bir geçmişi bulunan ilişkilerimiz hiçbir zaman Filistin’in haklı davası hilafına yürütülmemiştir” yanıtı verildi.
Saldırganlığının en çıplak ve pervasız olduğu şu günlerde işgal devletiyle ilişkilerin tartışılmasını bile reddeden bu tutum, Filistin halkından yana açıklamalarla açıkça çelişiyor. Filistin halkı Gazze’de ağır bir soykırımın cenderesinden geçerken kınamaların ve sözlü desteğin yetmediği aşikârdır. Haksız savaş yürüten ülkelere karşı her düzeyde tecrit ve yaptırım en etkin silahlar arasındadır. Bugün fiili ölüm makinesine dönüştüğü gözler önünde olan İsrail’e petrol, çelik ve gıda göndermek bu ölüm makinesine çalışması için gerekli gücü sağlamak anlamına gelmektedir.
Filistin halkı, tarihsel haklarını elde etme mücadelesinde kendisiyle dayanışmak isteyen halklara ve devletlere bu dayanışmanın çerçevesini şöyle çiziyor: İşgalci İsrail’le olan tüm askeri, diplomatik ve ticari ilişkilere son verilmesi ve işgal devletine yatırım yapan, kaynak, destek ve meşruiyet sağlayan tüm şirket, kişi ve kurumların boykot edilmesi.
Filistin halkına dost olduğunu iddia eden devlet ve hükümetler için Filistin halkıyla dayanışmanın, İsrail saldırganlığına karşı ahlaki ve insani tutumun ölçüsü bu devletin savaş kapasitesine ve siyasi meşruiyetine sağlanan desteğin durdurulmasıdır. Bu yöndeki tüm çaba ve emeklere değer veriyor, bundan kaçınanlara sorumluluklarını hatırlatıyoruz.
Filistin halkı özgürlük mücadelesinde en sahici dayanışmayı yaratacaktır.
Nehirden denize Filistin özgür oluncaya dek İsrail’e boykot!
bdsturkiye.org