19 Nisan çarşamba akşamı, 1antv adlı kanalda yayınlanan bir programda Filistin dostlarını ve Filistin davasını izleyenleri çok şaşırtan bir olay cereyan etti. Önce TİMAŞ, daha sonra Profil Yayınları’nda editörlük yaparken Yeni Şafak ve sonraları Star gazetesinde köşe yazıları yazmaya ve televizyon kanallarında yorumculuk yapmaya başlayan Cem Küçük’ün Mavi Marmara gemisinde yer alanlarla ilgili sözleri herkesi şaşırttı. Cem Küçük aynen şöyle söylüyor: “AK Parti’nin bu radikal İslamcılarla da, yani Mavi Marmara’daki bu manyak tipler, (burada yanında bulunan Cemil Barlas araya girip, “Radikal değil onlar siyasal,” diyor) kafadan İsrail düşmanı, kafadan Batı düşmanı, kafadan her şeye düşman bir tip var, yani hani kadın, hani garip garip tipler var böyle, bunlarla da bu yolların ayrılması lazım. Bana göre Türkiye’de şu saatten sonra Tayyip Bey bunu yapacaktır diye tahmin ediyorum. Yorumum sadece bu. Şu Batı’yla, Amerika’yla yani ilişkileri, İngiltere’yle biraz daha, İngiltere’yle biraz iyi de, Amerika’yla yoluna sokup artık biraz daha bu işlere bakmamız lazım diye düşünüyorum.”
Bir sohbet rahatlığı içinde sarf edilen ve Cemil Barlas’ın da tepki vermediği gibi başıyla tasdik ettiği bu sözler, bugüne kadar Mavi Marmara’da hayatını kaybedenlere yönelik –en azından kamuoyu önünde- edilmiş ilk hakaret olma özelliğini taşıyor.
Öncelikle şunu hatırlatmak gerek: Mavi Marmara, uluslararası bir grup olan Özgürlük Filosu’nun bir parçasıdır. Farklı uluslardan, politik görüşlerden ve inançlardan insanların oluşturduğu bu hareketin amacı Gazze’ye yönelik ablukayı kırmaktır. Bugüne kadar Gazze’ye birkaç Özgürlük Filosu yola çıktı, bunların hepsi İsrail İşgal Gücü tarafından engellendi. En sert müdahaleyle karşılaşmış olan Mavi Marmara bunlardan sadece bir tanesidir. Nitekim geçtiğimiz yaz, sadece kadınların yer aldığı Gazze Yolunda Kadın Gemisi Zaytouna Gazze deniz sahasında yine İşgal Gücü tarafından engellendi.
Cem Küçük’ün, Mavi Marmara’da hayatını kaybedenlerin yakınları için özellikle incitici olan bu sözleri maalesef sadece onun küstahlığını, düşüncesizliğini yansıtmamaktadır, aynı zamanda Türkiye hükümetinin İsrail ile normalleşme çalışmalarıyla uyum içindedir. Mavi Marmara davasının iktidarın normalleşme hamlesinin ardından mahkemeye yapılan baskıyla düşürülmesi bu tür ifadelerin yolunu açmıştır.
Cem Küçük, gördüğü tepki üzerine, söylediklerini twitleriyle inkâr etmeye yönelik beyhude bir çaba gösterdi. Çabası beyhude, çünkü ne derse desin, söyledikleri ortada.
İktidarın, iktidar yanlılarının İsrail ve Filistin konusundaki söylemlerinde görülen değişiklik, iktidarın İsrail’le ilgili pragmatist tavrını, Filistin’in bir iç politika malzemesi olduğunu görenler için beklenmedik bir gelişme değil. Ancak Mavi Marmara’da bulunmuş, orada yakınlarını kaybetmiş, davaya sahip çıkmış olanlar tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Bu şaşkınlığın sonrasında kimin Filistin halkının, kimin iktidarın yanında durduğunu zaman içinde göreceğiz.
Biz BDS Türkiye olarak Cem Küçük’ün Mavi Marmara’da yer almış insanlara yönelik, “manyaklar” ifadesini şiddetle ve öfkeyle kınıyor ve Uluslararası Filistin’le Dayanışma Hareketi’nin, Filistin direnişinin yanında olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz.
BDS Türkiye