BDS Türkiye: “İsrail’e tam ve süresiz boykot ve ambargo!”

BDS Türkiye, Ticaret Bakanlığı’nın “İsrail’le ticaretin durdurulması” kararına ilişkin yaptığı açıklamada, “İsrail rejimine karşı uygulanacak her türlü boykot ve yaptırım, Filistin halkı tarihsel haklarına kavuşuncaya kadar sürdürülmelidir” dedi.

Nisan ayı başında 54 ihracat kalemi için alınan “kısıtlama” kararından sonra, Ticaret Bakanlığı tarafından dün ilan edilen, İsrail’le tüm ticari ilişkilerin askıya alınması kararını, geç kalınmış, ancak soykırımı sürdüren işgalci İsrail devletini zayıflatıcı bir karar olarak görüyor ve bu kararın alınmasını sağlayan kamuoyu basıncını oluşturan tüm toplumsal güçleri selamlıyoruz.

Tıpkı bir önceki gün, Uluslararası Adalet Divanı nezdinde Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından İsrail aleyhine açılan soykırım davasına Türkiye’nin de müdahil olacağının açıklanması gibi bu son yaptırım kararı da önemlidir. Ancak bakanlık açıklamasında kullanılan “İsrail hükümeti, Gazze’ye kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardım akışına izin verinceye kadar” ibaresi, Filistin halkının ve haklı mücadelesiyle dayanışma içindeki geniş kesimlerin beklentilerini karşılamamaktadır.

Her şeyden önce, Gazze’de yaşayan iki milyondan fazla insanın gıda, ilaç ve diğer temel ihtiyaçlara erişimi doğal haktır. İşgalci ve soykırımcı güçten “izin” beklenmemeli, bu yardımların ivedilikle halka ulaştırılması için gerekli mekanizmalar oluşturulmalıdır. Öte yandan Filistinliler yalnızca kendilerine insani yardım eriştirilmesini değil, işgal güçlerinin tümüyle ve derhal çıkmasını beklemektedir.

En önemlisi, İsrail rejimine karşı uygulanacak her türlü boykot ve yaptırım, Filistin halkı tarihsel haklarına kavuşuncaya kadar sürdürülmelidir. BDS Türkiye olarak, uluslararası BDS hareketinin çizgisi doğrultusunda;

1) İsrail işgal ettiği tüm topraklardan çekilinceye kadar,

2) BM’nin 194 sayılı kararı uyarınca tüm Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı tanınıncaya kadar,

3) İsrail rejiminin Filistinli Araplara yönelik kurumsallaşmış ırk ayrımcılığı uygulamaları son buluncaya kadar İsrail’i her alanda boykot ve tecrit etme, yalnızlaştırma ve yaptırıma uğratma çağrılarımızı sürdüreceğiz.

İlişkilerin bu koşullar gerçekleştirilmeden normalleştirilmesi, bakanlık kararıyla durdurulan ticaretin yeniden başlatılması halinde, geride bıraktığımız yıllarda Mavi Marmara davasının düşürülmesine ve diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesine itiraz ettiğimiz gibi, tüm kanallardan itirazımızı dillendireceğiz.

Aynı zamanda çeşitli sermaye gruplarının bu son kararı dolaylı yollardan ihlal etme ve başka ülkeler üzerinden İsrail’le ticareti sürdürme yönündeki olası girişimlerinin takipçisi olacağız.

İsrail’e gerçek bir tecridin, tam ve süresiz bir askeri, ticari ve diplomatik ambargoyla mümkün olduğunu bu vesileyle bir kez daha tekrar ediyoruz.

Son olarak kamuoyuna sesleniyoruz: Soykırımcı İsrail’i yalnızlaştırmak, bir dizi farklı sahada eylemi gerektirmektedir. Bu kapsamda, işgal rejimine enerji sağlayan “ulusal” sermaye grubu Zorlu Holding gibi suç ortaklığı içindeki tüm marka ve işletmelerin boykot edilmesi, İsrail belediyeleriyle Türkiye’nin çeşitli belediyeleri arasındaki kardeş kent protokollerinin iptal edilmesi, İsrail üniversiteleriyle çeşitli Türkiye üniversiteleri arasındaki Erasmus anlaşmalarının feshedilmesi ve elbette işgalde dahli ve suç ortaklığı bulunan tüm uluslararası firma ve markaların boykot edilmesi, yakıcı öneminden hiçbir şey kaybetmemiştir.

Varlık mücadelesi veren Filistin halkı, bu anlamda bir topyekûn boykota çok ihtiyaç duymaktadır. 

bdsturkiye.org