Birkaç hafta önce Gazze ablukasını kırmak umuduyla İspanya’dan yola çıkan ve 13 kişilik mürettebatının tamamı kadınlardan oluşan Zaytouna gemisi, bugün (5 Ekim Çarşamba) İsrail güçlerinin saldırısına uğradı. İşgalci İsrail, saldırıyı uluslararası kara sularında, Gazze’nin tam 55 deniz mili açığında gerçekleştirdi.
Eşini 31 Mayıs 2010 tarihli Mavi Marmara katliamında kaybeden Çiğdem Topçuoğlu da dahil olmak üzere, farklı çizgilerden Filistin destekçisi uluslararası eylemcilerin içinde yer aldığı Zaytouna gemisi Gazze’ye doğru yaklaşırken, on yıldır ağır bir abluka koşullarında yaşayan Filistinliler, dün geceden beri Gazze sahilinde gemiyi karşılamaya hazırlanıyordu. İsrail Gazze halkını bir kez daha kendileriyle dayanışmak için gelen kardeşleriyle kucaklaşma hakkından alıkoyduğu gibi, aynı gün içinde Gazze’ye çok sayıda hava saldırısı da gerçekleştirdi.
Kuşkusuz Zaytouna’nın yükü, Gazzelilerin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamaya yetemeyecek kadar küçük ve sembolikti. Ancak Gazze’de açık hava hapishanesi koşullarında yaşayan halk, yardım ve bağışların ötesinde, özgürlüğünü istiyor. 10 yıldır devam eden insanlık dışı kara, deniz ve hava ablukasından kurtulmak istiyor. İşte Zaytouna gemisi de, tıpkı daha önceki kara konvoyları ve deniz filoları gibi, Gazze’nin özgürlüğünü kazanması ve ablukanın yarılması amacını taşıyordu. Bu girişim bir kez daha, dünyanın gözleri önünde, İsrail hiçbir engelleme ve yaptırımla karşılaşmaksızın, zor kullanılarak engellendi.
Türkiye ve İsrail arasında varılan normalleşme kapsamında atılan adımların kamuoyuna lanse edilme biçimiyle gerçeklik arasındaki büyük fark da tam olarak burada yatıyor. Bugün Gazze’ye ulaştırılan insani yardımlar, tıpkı bu anlaşmadan önce olduğu gibi, İsrail işgali altındaki Aşdod Limanı’ndan geçerek Gazze’ye ulaştırılabiliyor ve eğer Siyonist yöneticiler uygunsuz görürse, yardımlar ulaştırılamıyor. Bu uygulama kapsamında yasaklı olan ürün ve kalem sayısı binlerle ifade ediliyor.
En büyük ironi şu ki, Gazze’nin ihtiyaç duyduğu yardımların zorunlu geçiş kapısı olan Aşdod Limanı, bugün Zaytouna gemisini zor kullanarak durdurmaya giden İsrail hücumbotlarının da hareket ettiği yer oldu.
BDS Türkiye olarak, her şeyden önce, bu cesur eylemi gerçekleştiren kadınları en içten dayanışma duygularımızla selamlıyoruz.
Katılımcıların can güvenliği de dahil olmak üzere temel insani haklarının korunması ve derhal serbest bırakılmalarının sağlanması için Türkiye ve dünya kamuoyunu ses vermeye davet ediyoruz.
Türkiye hükümetini, son gelişmeler ışığında, attığı “normalleşme” adımını gözden geçirmeye davet ediyoruz.
Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşları, var olduğu günden beri uluslararası hukuku sayısız defa çiğnemiş ve bu ihlalleri nedeniyle hiçbir şekilde cezalandırılmamış olan Siyonist işgal rejimine karşı, hukukun gerekliliklerini hayata geçirmeye davet ediyoruz.
İsrail’e karşı her alanda topyekün boykot ve tecrit uygulanmasını hedefleyen mücadelemizi her koşul altında sürdüreceğimizin sözünü veriyoruz.
BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi)