Bilindiği gibi, Golan’da düzenlenecek olan Sun Beat Festivali’nde çalmamaları için Baba Zula grubuna yönelik bir açık mektup yayınlamıştık. Baba Zula grubu, bu mektubumuzla ilgili bir açıklama yayınladı.
Her şeyden önce, bize bu kez bir cevap verdikleri için grup elemanlarına teşekkür ederiz. Daha önce, yine İsrail’de düzenlenen Sound Port Festivali’ne katılmamaları yönündeki çağrımızı görmezden gelmişlerdi. Ancak bu kez de açıklamalarında, kendilerine sorduğumuz soruların cevaplarını bulabilmiş değiliz.
O yüzden bir kere daha soralım:
İşgal yılları İstanbul’unda, bir İngiliz balosunda çalar mıydınız?
Ardından şunu hatırlatalım: Biz İsrail’in politikalarını eleştirdiğimiz için boykot çağrısı yapmıyoruz. Biz, İsrail’in varlığının işgale dayandığını ve bu açıdan diğer devletlerden farklı olduğunu söylüyoruz. İsrail; işgal ediyor, yaşayanları yurtlarından kovuyor, bunların yerine kendi yerleşimcilerini yerleştiriyor ve fiili durum yaratıyor, ardından bu toprakları ilhak ediyor. Bu mirası emperyalist büyük kardeşi ABD’den aldı (ve ileri taşıdı, İsrail’in sınırları halen belirsiz, yani işgali sürdürecek!). İstiyor ki, Kuzey Amerika yerlileri gibi Filistinliler de tüm umutlarını yitirsin. Oysa bu insanlar 1948’de terk ettikleri evlerinin anahtarlarını saklıyor!
Burada hemen belirtelim, Amerikan yerlilerinin, ABD için benzer bir boykot çağrısı olsaydı, orada da çalmamak icap ederdi. Ama yok. Oysa Filistinlilerin bir kültürel boykot çağrısı var. Bu model, Güney Afrika apartheid rejimine karşı başarılı oldu. Şimdi aynı çağrıyı Filistin halkı yapıyor.
Buradan iki ara sonuca varıyoruz: (1) İsrail, “her devletten” daha farklı, (2) Büyük acılar çeken Filistin halkının, sizin kulak verebileceğiniz bir çağrısı var!
Gelelim, Golan meselesine. Golan da, Filistin topraklarının Siyonistlerce işgal edilmesi silsilesinin bir halkası. Elbette Filistin toprağı değil. Ancak aynı politikanın bir parçası. Üstelik, Golan’daki insanlar açısından da sonuçları benzer. Çalacağınız alan da, Golan tepelerinin eteğinde, Ürdün nehrinin ve Golan ırmaklarının döküldüğü Celile denizine yakın. Filistinliler büyük susuzluk çekerken el konulmuş olan bu göl, İsrail’in en önemli su kaynağı. Öte yandan Golan, halen çatışmaların sürdüğü bir bölge. Savaş bölgesinde işgalciyi eğlendirmeye gitmeniz Türkiyeli hayranlarınızı büyük bir hayal kırıklığına uğratacak.
Ayrıca, konseriniz, Golan’da, İsrail’in işgal yönteminin yukarıda saydığımız sıralamasındaki fiili durum yaratma aşamasının bir parçası olacak. Yani, işgalci İsrail’e, bu toprağı kullanma hakkına sahip olduğunu, üstelik bunu askeri amaçlarının yanı sıra, sanat ve eğlence için de yapabileceklerini söylemiş olacaksınız. Emin olun, size minnettar kalacaklar!
Açıklamanızda, bu festivali düzenleyenlerin “muhalif” olduğunu yazmışsınız. Lütfen soğukkanlılıkla düşünün; Siyonist işgale karşı duran bir muhalif, kendi ülkesinin işgal ettiği toprakta bir festival düzenler mi? Hadi diyelim, kendisine muhalif diyen birileri bu gaflete düştü. Muhalif müzik gruplarının, bırakın muhalif olmayı vicdan sahibi olan müzik gruplarının hiçbir tereddüde kapılmadan buraya katılması, olacak bir iş midir? Şunu da hatırlatalım, İsrail her sömürgeci gibi, çok baskıcı bir devlet. Golan’da İsrail işgaline karşı bir festival yapılıyor olsaydı, emin olun, düzenleyenler şimdiye kadar çoktan İsrail hapishanelerini boylamıştı. İsrail makamları da, Noam Chomsky örneğinde olduğu gibi, ülkeye girişinizi yasaklamışlardı. Oysa, festivallerin haberlerini dışişleri bakanlığı sitelerinden duyuruyorlar. Sun Beat de yakında orada yer alacak. Sanat ve eğlence etkinliklerinin dışişleri sitelerinde yer alması alışıldık bir durum değil. İsrail bunları işgalini, varlığını normalleştirme aracı olarak kullanıyor. Bu kadar basit bir gerçeğin, anlaşılmayacak bir yanı olmadığı kanaatindeyiz.
Açıklamanızda çok doğru söylemişsiniz. Bu iş sadece müzik boykotuyla olmaz. Her alanda kapsamlı ve inatçı bir boykot gerektirir. Biz de Türkiye’de 2009’dan beri elimizden geldiğince, 2005 yılında, Filistinlilerin çağrısıyla başlatılan uluslararası BDS hareketinin bir parçası olarak Türkiye’den bu boykotu örmeye çalışıyoruz. BDS hareketinin ne kadar etkili olduğu Siyonist devletin bu hareketi ikinci büyük tehlike saymasından ve bu hareketi engellemek için yarım milyar dolar bütçe ayırmasından da belli oluyor. Ayrıca sizim müzik alanında İsrail’i boykot etmeniz normalleşme süreciyle tamir edilmeye çalışılan Türkiye-İsrail askeri ilişkilerinin karşısında etkili bir eylem olacaktır.
Sevgili Baba Zula elemanları,
Ne yazık ki, kendinizi İsrail’in gayri meşruluğunun ve işgalci politikalarının karşısında politik tavır almaktan kaçınanların argümanlarıyla savunuyorsunuz. Gelin, boykot çağrımıza kulak verin. Festivalden geri çekilme kararı vermeniz, Güneybatı Asya’nın ezilen halklarının yüzlerinde, şu zor zamanlarında bir tebessüm doğuracaktır. Orada çalmanız ise, bu halkların katili İsrail’e, belki yüz fosfor bombası atarak elde edemeyeceği bir moral verecektir.
Roger Waters, Elvis Costello, Santana gibi pek çok müzisyen bu tercihi yaptı, röportajınızda Roger Waters kadar güçlü olmadığınızı ifade etmişsiniz, ancak hatırlatmak isteriz ki, mesele Waters kadar güçlü olmak değil, onun gibi vicdan sahibi olmak!
Size çağrımızı tekrar ediyoruz, müziğinizi daha iyi bir dünyada çalmak için, Sun Beat Festivali’nden çekilin.
BDS Türkiye