Boykot Girişimi mensuplarına yapılan baskı mücadelemizi güçlendirecek!

Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi olarak Kudüs Umresi’ni boykot etme çağrısı yapmamızın ve Filistinlilere uygulanan vizeyi gündeme getirmemizin ardından Aktroller ve AKP taraftarlarının saldırılarıyla karşı karşıyayız. Bu saldırı kampanyasında kullanılan argümanlarla ilgili birkaç noktaya açıklık getirmek isteriz.

Öncelikle şunun altını çizelim, Filistinlilerin itiraz ettiği nokta İsrail’in ya da Yahudilerin işgali altında yaşamak değil işgal altında yaşamaktır. Müslümanların ya da Müslüman/İslamcı bir ülkenin işgalini İsrail’in işgaline tercih etmeleri söz konusu olmadığı gibi, bu yönde bir talep, imkân, ihtimal söz konusu değildir. Filistinliler Osmanlı yönetimini de özlemiyor, kendi özgür vatanlarını kurmak için yüz yılı aşkın bir süredir mücadele ediyor. O yüzden, burada Kudüs’ün fethine yönelik kampanya ve çağrılar, Filistin’in özgürlüğüne değil iç siyasette Filistin’i kullanarak göz boyamaya yönelik çabalardır.

Filistinlilerin öncelikli üç temel talebi var; işgalin kalkması ve utanç duvarının yıkılması, Apartheid’ın kalkması ve Filistinlilerin eşitlik temelinde toplumsal haklarının sahip olabilecekleri bir sistemin inşa edilmesi, 194 sayılı BM kararı uyarınca tüm Filistinli mültecilerin ülkelerine geri dönüş hakkının tanınması.

AKP hükümetinin parmağının olduğu inkâr edilemeyecek Suriye savaşına kadar dünya mülteci nüfusunun en büyük kısmını Filistinliler oluşturuyordu. Hâlâ da Filistinlilerin önemli bir kısmı kendi yurtlarında değil, dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış halde yaşamakta ve mülteci hayatının zorluklarını göğüslemektedir. İsrail vatandaşlarına vize uygulamayan Türkiye Filistinlilere vize uyguluyor, Türkiye’de yaşayan Filistinlilere herhangi bir kolaylık sağlamıyor. Birçoğu ikamet izni olmaksızın yaşamak durumunda ve yasadışı çalışma koşullarına maruz kalıyor. Suriye’den Türkiye’ye sığınan Filistinli mültecilerin Kilis’te kaldığı mülteci kampında yaşadığı koşullar da bunun açık bir örneği.

Geçtiğimiz günlerde AKP’ye yakınlığıyla bilinen Kanal 7’nin Dış Haberler Müdürü Mustafa Taha Dağlı ve muhabiri Ahmet Gemici başta olmak üzere, bir grup AKP yanlısı, Filistinli bir arkadaşımıza yönelik bir saldırı kampanyası başlattı. Önce Filistinlilere uygulanan vizenin haklılığını savundular ve vizenin kaldırılmasını talep eden Filistinlilerin “paralel medya” tarafından manipüle edilen Filistinli bir grup olduğunu iddia ettiler. Sonra da Filistinlileri AKP inayetiyle burada yaşayan sığıntılar olarak gören bu kişiler ve sosyal medya hesapları arkadaşımızın HDP’ye yönelik desteğini anlamakta güçlük çekiyor. Anayurdu, tanklara karşı taşla mücadele eden çocukların vatanı olan bir insanın bu toprakların bombalara, TOMA’lara, akreplere taş atan çocuklarına destek vermesine şaşıranlara Hamas’ın, seçim barajını geçtiği için HDP’yi kutladığı mesajını hatırlatalım.

Aktroller, Filistinli arkadaşlarımızdan birinin bir mahlas kullanmasını ve bunun da bir Müslüman adı olmamasını da dillerine dolamışlar. Ona yönelik kişisel saldırıları böyle bir tedbirin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Filistin Gazze’den ibaret olmadığı gibi Filistinliler de Müslümanlardan ibaret değildir, Filistin halkının ve direnişinin tarihi Müslüman olmayanların da yer aldığı bir tarihtir; FHKC kurucusu el-Hekim, Corc Habaş, aynı örgütün savaşçılarından, İsrail tarafından katledilen Vedi’ Haddad, Türkiyeli İslamcıların da büyük önem atfettiği yazar Edward Said ilk ağızda akla gelen isimler. Bir kere daha altını çizelim, Filistin davası bir din çatışması değildir, işgale ve sömürgeciliğe karşı mücadeledir, Filistin davası, İslami motifli Filistin direniş örgütleri ortaya çıkana kadar konuya en ufak bir ilgi göstermemiş İslamcıların tekelinde değildir, AKP’nin sözde İsrail’e karşı çıkan ama askeri, diplomatik ilişkileri muhafaza eden, ticari ilişkileri arttıran, geleneksel Umre’ye Kudüs’ü de dâhil edip İsrail ile turizmini geliştirerek İsrail’e güç kazandıran ve İsrail TC vatandaşlarına vize uyguladığı halde İsrail vatandaşlarına vize uygulamayıp Filistinlilere uygulayan siyasetinin Filistin davasına bir yararı yoktur.

Son Gazze saldırısında Boykot Girişimi/BDS Türkiye’nin çalışmasını sabote etmek için, sadece ürün boykotuna yönelen yeni bir BDS mantığını kurmaya çalışan AKP yanlısı sivil toplum kurumlarına benzer şekilde, bugün AKP’ye yakın olan medya da Filistin halkının taleplerini çarpıtıyor, bu taleplere olmadık suçlamalarla karşı çıkıyor ve Filistinli arkadaşlarımızı, işlerini kaybetmekle ve can güvenliklerini tehlikeye atmakla tehdit ediyor. AKP iktidarının Filistin’le ilgili siyasetinin ikiyüzlülüğünün sadece hükümet yetkililerinde görülmediğini, aynı zamanda medyasına ve sivil toplum kurumlarına sirayet ettiğini görüyoruz.

Netanyahu, geçtiğimiz günlerde, daha önce İran olan birincil tehdit unsurunun artık BDS olduğunu ifade etti. Gayrı meşru İsrail devletinin BDS hareketine karşı tam hız çalıştığı ve tüm ilişkilerini ve kurumlarını dünyaya yayılan bu hareketi engellemek için seferber ettiği bu dönemde Türkiye’de BDS hareketine sistematik bir baskı uygulanması mücadelemizin haklılığını gösteriyor.

İlkeli ve iç politik malzeme yapma hedefinden uzak bir Filistin’le dayanışma hareketini benimseyen bizlerin bu baskılara boyun eğmeyeceğimizi ve yeni iktidarın biçimi ne olursa olsun taleplerimizi yükseltmeye devam edeceğimizi bildiriyoruz. İsrail ile tüm ilişkilerin kesilmesine, Filistinlilerin,nedefinden uzak bir Filistin çalışmasını vizenin kaldırılması ve Türkiye’de onurla yaşam hakkı gibi taleplerinin gerçekleşmesine ve nihai hedefimiz olan Filistin’in özgürleşmesine kadar bu mücadele devam edecektir.

BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi)

bdsturkiye.org