İşte 2020’nin eylemleri ve zaferleri. Kuşkusuz 2021’de daha büyükleri gelecek
2020 yılı hiç kuşkusuz benzeri olmayan bir yıldı.
Yine de 2020 yılı, COVID-19 pandemisine rağmen, küresel Filistin hakları hareketi için başarılı bir yıl oldu. Ve çok sayıda doğrudan eyleme, hukuki zafere ve uluslararası hukuk ihlalleri nedeniyle İsrail’e yaptırım uygulamaya davet eden önemli çağrılara tanıklık etti.
Bu yıl aktivistlerin, öğrencilerin, insan hakları savunucularının ve milletvekillerinin İsrail’i boykot etme hakkını savunmaya yönelik zaferlerine sahne oldu – hem de yasa koyucular, İsrailli lobi grupları ve İsrail hükümetinin kendisi dahi hareketi örgütleyenlere karşı bastırma, karalama, saldırı ve hapsetme girişimlerini sürdürürken.
Filistinlilerin öncülük ettiği BDS kampanyasına yön veren İsrail’e Karşı Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar Ulusal Komitesi’nin (BNC) aktardığına göre “İsrail bugün bazı lobi gruplarının da kabul ettiği üzere BDS Hareketiyle savaşmak için yaptığı büyük çaplı finansal, siyasi, diplomatik, propaganda ve istihbarat kaynaklı yatırımlarına rağmen başarısız oldu.”
BDS hareketinin 15’inci yılına da bu yakışırdı.
Senenin başında Birleşmiş Milletler, uzun zamandır beklenen, İsrail’in işlediği savaş suçlarından kâr eden şirketlerin listesini paylaştı.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından paylaşılan listede; inşaat ve yıkım işlerinde kullanılan malzemelerin tedariki, gözetleme ve güvenlik, nakliye ve bakım, çevre temizliği ve atık toplama ve su ve toprak gibi doğal kaynakların kullanımı dahil olmak üzere, İsrail yerleşim birimlerindeki çeşitli faaliyetlere katılan 112 şirketin adı geçiyor.
BNC, bu verilerin “ABD Başkanı Donald Trump ve aşırı sağcı İsrail hükümetinin zorbalıklarına rağmen” paylaşılmasını mutlulukla karşıladı.
At last, the UN released a database of companies complicit in Israel's illegal settlement enterprise, despite bullying by Trump and Israel's far-right government.
These companies must be held to account, including through strategic boycotts and divestment campaigns. pic.twitter.com/G6DhnfYKLk
— BDS movement (@BDSmovement) February 12, 2020
Ürdün’deki Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ofisi, nisan ayında, uzun yıllardır İsrail’in işlediği suçlara ortak olan özel güvenlik şirketi G4S ile olan sözleşmesini yenilemeyeceğini duyurdu.
Bu, Ürdün’de bulunan altı BM kuruluşunun tamamının da İngiliz firmayla olan sözleşmelerini iptal ettiği anlamına geliyor.
Ürdün BDS hareketinin üyelerinin açıkladığına göre ismi zikredilmeyen bir şirket de bu firmayla olan sözleşmesini sonlandırdı.
İngiltere’de de aktivistler, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ndeki evleri bombalamakta kullandığı Hermes insansız hava araçları için motor üretmekle suçlanan Elbit Systems şirketinin çatısını işgal etti.
İşte, Electronic Intifada’nın derlediği, 2020 yılında Filistin hakları için elde edilen en büyük zaferlerden bazıları.
Yaptırım çağrıları büyüyor
Dünya çapındaki tanınmış simalar, politikacılar, sendikalar ve diğer oluşumlar, işgal altındaki Batı Şeria’yı yasa dışı ilhak etme planını yasallaştırma girişimleri karşısında İsrail’e yaptırım uygulama çağrısında bulundu.
Filistin BDS Ulusal Komitesi, yaz boyunca bütün hükümetleri uyararak, “İsrail’in Filistin topraklarını zor kullanarak gasp etmesine, apartheid rejimine ve devredilemez hakkımız olan kendi kaderini tayin hakkımızı reddine son vermesi için yaptırımlar da dahil olmak üzere etkili önlemleri uygulamaya koyun” çağrısında bulundu.
BNC, bu önlemlerin silah ambargosunu, İsrail’le serbest ticaret anlaşmalarına son verilmesini, İsrail yerleşim birimleriyle yapılan bütün ticari faaliyetlerin durdurulmasını ve İsrail’i savaş suçları nedeniyle sorumlu tutma çalışmalarını da içermesi gerektiğini söyledi.
Kanadalı yaklaşık 60 milletvekili, ilhak planına karşı İsrail’e uygulanacak diplomatik ve ekonomik yaptırımlara destek vereceğine dair söz verdi. Haziran ayındaki bir anket de Kanada halkının neredeyse yarısının bu tür yaptırımları destekleyeceğini gösteriyor.
BDS mahkemelerde de kazandı
İsrailli lobi grupları, 2020 yılında boykot hareketini zapt etme çabalarına karşı çıkan Amerikan ve Avrupa mahkemelerinden büyük darbeler yedi.
Şubat ayında, Washington eyaletindeki bir temyiz mahkemesi, 2018 yılında Olympia Gıda Kooperatifinin eski yönetim kurulu üyelerine karşı dava açılmasını reddeden kararını onayladı.
Bu gıda marketi 2010 yılında, BDS kampanyaları sonucunda İsrail ürünlerini raflarından kaldıran ilk market olmuştu.
İsrailli StandWithUs lobi grubuyla yakın çalışan davacılar yaklaşık on yıl boyunca marketin boykot kararını engellemek ve boykot kararını veren yöneticilerden maddi tazminat almak için çaba sarf ettiler ancak her iki davayı da kaybedince temyiz mahkemesine gittiler.
StandWithUs lobi grubu, İsrail hükümetinden yetkililerle kurduğu koordinasyon içinde bu davanın açılmasına gizlice yardım etti.
Haziran ayında Washnington’daki üç yargıçlı bir Amerikan Temyiz Mahkemesi, İsrail’e karşı akademik boykota destek verdiği gerekçesiyle American Studies Association’a karşı açılmış bir davayı daha önceden reddeden kararını oybirliğiyle onayladı.
İlk olarak 2016 yılında, ASA’nın üç yıl öncesinde almış olduğu İsrail kurumlarına boykot uygulama kararına karşı açılan dava, boykotun kurumun tüzüğüyle çeliştiğini iddia ediyordu.
Ama bir yargıç, 2017 yılında, bu temel iddianın geçersiz olduğuna hükmetti.
Bu dava, Filistin dayanışmasına yıllar boyunca anti-semitizm iftirası atmakla uğraşan ve dayanışmayı manasız davalar ve mesnetsiz insan hakları şikayetleriyle yıldırmaya çalışan İsrail taraftarı bir örgüt olan Louis D. Brandeis İnsan Hakları Merkezi tarafından desteklendi.
Merkezin eski başkanı avukat Kenneth Marcus, 2018 yılının şubat ayına kadar davacıların temsilciliğini üstlendi; ta ki Trump yönetimine bağlı ABD Eğitim Bakanlığı’nda yurttaş hakları uygulayıcısı olarak atanana kadar.
Marcus, temmuz ayında insan hakları örgütlerinin, Marcus’un Filistin karşıtı örgütler tarafından yapılan şikayetlere öncelik vermesinin muhtemel bir federal yasa suçu olarak soruşturulması çağrıları sonucu istifa etti ve Brandeis İnsan Hakları Merkezine geri döndü.
Boykot hakkını savunmak
Avrupa İnsan Hakları Merkezi, Filistinli 11 insan hakları aktivisti için Fransa’da verilen cezai hüküm kararını bozarak İsrail’i boykot etme hakkının arkasında durmuş ve İsrail’in BDS karşıtı çabalarına ciddi bir darbe vurmuş oldu.
Mahkeme, müşterilere yapılan İsrail ürünlerini boykot etme çağrıları üzerine aktivistler hakkında verilen cezanın, AİHM’nin güvence altına aldığı ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiğine hükmetti.
Fransa, savcılara İsrail’i boykot etme çağrısı yapan eylemcilere yönelik başlattığı soruşturmayı devam ettirmesini söyleyerek mahkeme kararını reddetse de Fransız eylemciler örgütlenmeye devam etti.
Malgré la pluie et le froid, 10 militant-e-s étaient devant le siège d'AXA à #Lyon avec tracts, panneaux et banderole BDS. Les passant-e-s, bien que rares sous la pluie , ont accueilli positivement tract .https://t.co/SFuYndnbUd#BoycottAxa ! pic.twitter.com/tbIBeJpQz2
— palestine69 (@palestine69) December 4, 2020
BM temsilcileri, ekim ayında Alman hükümetini uyararak Filistin hakları destekçilerine karşı uygulanan kısıtlamaların ifade özgürlüğü ihlali olduğunu söyledi.
İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, insan hakları savunucuları, Filistin’de insan hakları ve inanç özgürlüğü alanlarından beş özel raportör Alman hükümetine, hükümetin baskıcı tutumunu kınayan bir mektup gönderdi.
Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi, Nisan ayında, 2016 yılında hükümetin uygulamaya koyduğu yatırımların geri çekilmesi karşıtı bir yasanın hükümsüz olduğuna karar verdi.
Bu yasa, yerel meclislerin emeklilik politikalarını “yabancı herhangi bir ülkeye ya da Birleşik Krallık savunma sanayisine karşı boykot, yatırımların geri çekilmesi ve yaptırımlar uygulamak için” kullanamayacağını bildiriyordu.
Ama Filistin Dayanışma Kampanyası hükümetin bu kararına karşı çıktı ve Yüksek Mahkeme 2017 yılında yasanın aleyhinde hüküm verdi.
Temyiz Mahkemesi 2018 yılında yasa aleyhindeki bu kararı bozsa da Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesinin son kararı temyiz kararının uygulanmasını imkânsız hale getirdi.
ABD’de, gazeteci ve film yönetmeni Abby Martin, BDS karşıtı acımasız karar üzerine Georgia federal hükümetini mahkemeye verdi.
Martin, Georgia Southern Üniversitesi’nde düzenlenen medya okuryazarlığı konferansında bir açılış konuşması yapacaktı. Yetkililer, kendisinden İsrail’i boykot etmeyeceğine dair bir sözleşme imzalamasını isteyince Martin bunu reddetti ve bunun üzerine hem konuşması hem de konferans iptal edildi.
Martin’in Georgia hükümetine karşı açtığı dava, aktivistler, avukatlar, eğitimciler ve raportörlerin ABD genelinde açtığı çok sayıda davadan sadece bir tanesi.
2020 yılında Missouri ve Oklahoma valileri BDS karşıtı kararları imzalayarak yasallaştırdı, ama insan hakları savunucuları onlarla mahkemede savaşmaya devam ediyor.
“Whitewashing” ve “Pinkwashing” itirazları
Eylül ayında Filistinliler, Filistinli bir İsrail vatandaşı olan ve çalışmaları sömürgeci işgalcilerle onun kurbanlarını aynı kefeye koyarak İsrail’in suçlarını aklamakla suçlanan Nuseyr Yasin’in The Next Nas Daily adlı filmine karşı boykot çağrısı düzenledi.
Aralık ayında Arap ülkelerindeki BDS örgütleri de bu çağrıyı büyütmek için son zamanların en büyük sosyal medya kampanyalarından birine imza attı.
Filistinlilerden ve Filistin hakları savunucularından gelen aralıksız itirazlar sonucu Amerikalı kongre üyesi Alexandria Ocasio-Cortez, ekim ayında, 25 sene önce aşırılıkçı bir Yahudi tarafından suikast düzenlenerek öldürülen İsrail başbakanı Yitzhak Rabin’i anma törenine katılmaktan vazgeçti.
Ocasio-Cortez’in bu geri adımı, Rabin’in Filistin’deki sömürgeci şiddetinin geçmişini aklamaya çalışan İsrailli lobi gruplarına büyük bir darbe vurmuş oldu.
Yılın ilk aylarında da dünyanın dört bir yanından 130’dan fazla queer film yapımcısı ve sanatçı İsrail’in “Pinkwashing” kampanyasını reddederek Tel Aviv Uluslararası LGBT Film Festivali TLVFest’i boykot etme sözü verdi.
Öğrenciler direniyor
Üniversite öğrencileri, okul yönetimlerinin İsrail lobi gruplarının talepleri karşısında boyun eğmesine rağmen Filistin hakları için direnmeye devam ediyor.
İngiltere’deki Manchester Üniversitesi, Caterpillar ve seyahat sitesi booking.com’dan 5 milyon doları aşan tutardaki yatırımlarını geri çekti.
Eylemciler bu hareketin “İngiltere’deki Filistin dayanışması için devasa bir başarı” ve “dönüm noktası” olduğunu söyledi.
Manchester Üniversitesi, İsrail’in Filistin topraklarını işgalinin suç ortağı olan firmalara yaptığı yatırımlar sebebiyle 2016 yılından bu yana eylemcilerin hedefindeydi.
Üniversite yönetimi yatırımların geri çekilmesinin insan hakları savunucularının büyüyen baskısından kaynaklandığını inkar etse de Electronic Intifada’ya konuşan aktivist Huda Ammuri, “Manchester Üniversitesi’nin yatırımlarını suç ortağı firmalardan geri çekmesi, kendi kurumlarımızı sorumlu tutma konusunda tabandan örgütlenen öğrencilerin gücünü gösteriyor” dedi.
ABD’de Boston’da bulunan Tufts Üniveritesi öğrencileri okulun polis departmanındaki bütün yabancı askeri eğitimlerin bitirilmesi yönünde oy kullandı. San Francisco ve Fresna kampüslerindeki California Devlet Üniversitesi öğrencileri de İsrail’in Filistin’i işgalinde aktif olarak rol alan şirketlerden yatırımları geri çekme çağrısı yapan yasa tasarısını kabul etti.
New York’ta Columbia Üniversitesinin sosyal bilimler fakültesinde, üniversiteye “İsrail devletinin Filistinlilere yönelik faaliyetleriyle işbirliği içinde olan ya da bu faaliyetlerden çıkar elde eden şirketlerin hisse, fon ve bağışlarından” yatırımları geri çekme çağrısı yapan bir referandum öğrencilerin yüzde 60’tan fazlasının desteğini aldı.
Ve Indiana’daki Butler Üniversitesi’nde, BDS hareketini kınayan ve İsrail eleştirisini Yahudi karşıtı bağnazlıkla bir tutan iki yasa tasarısı, öğrenci temsilcileri tarafından yenilgiye uğratıldı.
İşte 2020’nin eylemleri ve zaferleri. Kuşkusuz 2021’de daha büyükleri gelecek.
[Electronic Intifada sitesinde 30 Aralık 2020 tarihinde yayımlanan İngilizce orijinalinden Gökay Demirel tarafından bdsturkiye.org için çevrilmiştir]