Saydığımız bu partiler ve burada saymadığımız diğer sağcı partiler, İsrail rejiminde söz sahibi olması muhtemel partiler. Ortak vaatlerinden biri de Batı Şeria’daki yasadışı yerleşim birimlerinin artırılması ya da Batı Şeria’nın ilhakı
Geçtiğimiz ay ABD Kongresi’nin iki üyesi Ilhan Omar ve Rashida Tlaib, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü ziyaret etmek istediğini açıklamıştı. İşgalci İsrail rejimiyse, vekillerin BDS hareketini (Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi, Yaptırımlar) destekledikleri gerekçesiyle hiç vakit kaybetmeden İsrail’e ve Filistin’e girişlerini yasakladı. Bu karar daha sonra, Tlaib’in Batı Şeria’daki ailesini “insani sebeplerle” ziyaret edebilmesine izin verilerek geri çekilse de, Tlaib İsrail’in baskıcı koşulları nedeniyle ziyaretten vazgeçtiğini söyledi. Tartışmanın ekseni değişmiş görünse de hâlâ önemini koruyan bir konu var: Batı Şeria. Yasak kararını sadece BDS karşıtlığıyla açıklamak eksik kalır. İsrail rejimi giriş yasağını kaldırırken sadece “insani sebepleri” kapsayan bir ziyarete izin verdi. Hiç kuşku yok ki Tlaib’in ziyareti gerçekleşseydi uluslararası medyanın yoğun ilgisinde olacaktı, tabii işgal rejimi basın çalışanlarını engellemezse. İşte yasağa bir diğer sebep de işgalcilerin Batı Şeria niyetlerinin ve Batı Şeria’da yaşananların bir şekilde dünya gündemine gelmesinden rahatsızlık duyabilecek olması.
Seçim kozu
İsrail 17 Eylül’de bir kez daha erken seçime gidiyor. Zira 9 Nisan’daki erken seçimden sonra hükümeti kurma yetkisi verilen Binyamin Netanyahu, koalisyon hükümetini bir türlü kuramamıştı. Koalisyon görüşmesi yürütülen partilerin hepsi de aşırı sağcı, ırkçı partiler. Rejimin başındaki Netanyahu’nun sürekli göz önünde bulundurduğu bir de yolsuzluk ve rüşvet davası var. Kendisinden olmayan aşırı sağın kendisini elimine etmesine müsaade etmek istemeyen “Bibi” seçimlerden hemen önce, yeniden seçildiği takdirde Batı Şeria’nın ilhak edileceği sözünü vermişti.
Diğer partilerin tutumu
Netenyahu’nun en ciddi rakibi sayılan Benny Gantz 2011-2015 yılları arasında işgal güçlerinin genelkurmay başkanıydı. Bu 4 yıl içinde işgal güçleri Gazze’ye iki büyük saldırı düzenledi. 2012 yılındaki saldırı 8 gün sürdü ve 174 Filistinli katledildi. 2014’teki saldırıysa tam 50 gün sürdü ve 2251 Filistinli katledildi. Bu saldırıları yöneten Gantz bugünlerde işgal altındaki Batı Şeria’da yerleşimlerin artırılacağı sözünü veriyor ve zalim ablukayı yıllardır sürdüren ve durmadan Gazze’ye saldıran Netanhayu’nun Gazze politikasının zayıf olduğunu söylüyor. Kendisi aynı zamanda bir Filistin devleti kurulmasına karşı.
Bir diğer rakip Birleşik Sağ’ın lideri ve aynı zamanda “faşizm”in reklam yüzü Ayelet Shaked. Bir reklam kampanyasında, üzerine “faşizm” marka parfüm sıkan Shaked reklamın sonunda “faşizm”in kendisi için demokrasi (gibi) koktuğunu söylüyor. BM’ye göre 300 bin Filistinlinin yaşadığı Batı Şeria’nın C bölgesini de “sadece güçlü ve büyük” bir Birleşik Sağ’ın yani sadece kendilerinin ilhak edebileceğini söylüyor.
Bir başka rakip de şu anda Eğitim Bakanı olan Rafi Peretz. Kendisi de Batı Şeria’nın ilhak edilmesinden yana ve geçen hafta ırkçı Yahudi ulus devleti kanununun lise müfredatına eklendiğini açıkladı.
Saydığımız bu partiler ve burada saymadığımız diğer sağcı partiler, İsrail rejiminde söz sahibi olması muhtemel partiler. Ortak vaatlerinden biri de Batı Şeria’daki yasadışı yerleşim birimlerinin artırılması ya da Batı Şeria’nın ilhakı. Denilebilir ki bu seçim “iki devletli çözüm” projesinin de olanaklarını yok eden bir seçim olacak. Yani İsrailliler sadece, Filistin ve Filistinliler üzerindeki baskıyı kimin artırarak sürdüreceğini oylayacak.
Haziran raporu
İsrail menşeli insan hakları örgütü B’Tselem’in aktardığı haziran raporu Batı Şeria’da süren sistematik saldırıları gözler önüne seriyor. Sadece haziran ayında Batı Şeria’nın en az 10 köyünde saldırılar yaşandı. Filistinlilerin evlerine ve okullarına taşlarla saldıran, tahıl tarlalarını, meyve ve zeytin ağaçlarını yakan, sürdürülebilir geçim kaynaklarını ve günlük hayatını hedef alan yerleşimcilerin bütün saldırılarının işgal ordusunun desteğinde yaşandığını açıklayan rapor, İsrail rejiminin bu politikasının Filistinlileri topraklarından zorla çıkarmaya hizmet ettiğini söylüyor.
Tüm bu gelişmelere paralel olarak ağustos ayının ilk haftasında Batı Şeria’da en az 2430 yeni yerleşim birimi kurulması kararlaştırıldı. Ve Batı Şeria’da evlerin yıkımına halen devam ediliyor. Bu rapor hazırlanırken de Filistin Yönetimi’ne ait bir istihbarat belgesi yaşanan siyasi ve ekonomik krizler sebebiyle Batı Şeria’da yeni bir İntifada’nın patlak verebileceğini bildirdi. Ayrıca eski Şin Bet müdürü de Batı Şeria’yı ilhak etme projesinin bir kan gölüne dönüşebileceği uyarısını yaptı.
Uluslararası hukuk, Batı Şeria’yı “işgal altındaki bölge” olarak tanımlıyor ve buradaki Yahudi yerleşim birimi kurma girişimlerinin hepsini yasadışı kabul ediyor. Bu rapor şu anda Batı Şeria özelinde olmak üzere bütün Filistin halklarının üzerinde devam eden baskı ve tehdit ikliminin duyurulması endişesi ve bu tehdit ikliminin dağıtılması çağrısıyla yazıldı.