Sayın İKSV yetkilileri,
5-16 Nisan 2019 tarihleri arasında gerçekleşecek 38. İstanbul Film Festivali’nin internet sayfasından görüldüğü kadarıyla, festivalin “Sinema Konuşmaları” başlıklı bölümünde 11 Nisan günü “Fevkalade Yanlışlardan Öğrenmek” başlıklı bir etkinlik düzenleniyor. Etkinlikte konuşmacı olarak İsrail Film Fonu Başkanı’nın yer alacağı ve -ne yazık ki- etkinliğin İsrail Konsolosluğu işbirliğiyle gerçekleşeceği belirtiliyor.
Öncelikle size geçen yılki festivalde yaşananları kısaca hatırlatmak isteriz. Geçen yıl düzenlediğiniz İstanbul Film Festivali’nde sponsorlar arasında bir İsrail kurumu olan ARTISRAEL’in de olduğunu öğrenmiş ve size hitaben açık bir mektup yayımlamıştık. Bu mektupta sizi, İsrail’in kültürel faaliyetler aracılığıyla kendini meşrulaştırma ve imajını düzeltme çabalarına zemin sunmamaya davet etmiştik. Bu çağrımız her ne kadar sizde bir karşılık bulmamışsa da, festivalde yer alması beklenen birçok Filistinli sanatçıda yankı bulmuş, çok sayıda sanatçı festival programlarını iptal etmişti.
O günlerden bu yana geçen süre zarfında İsrail, 70 yıllık işgal ve katliam pratiğine sahip bir oluşum olarak zaten yeterince kötü olan siciline yeni suçlar ekledi. 2018’deki İstanbul Film Festivali’nin başladığı günlerde Filistin halkı da işgal altındaki topraklarına dönüş hakkı için “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü” adını verdiği haftalık gösterilerine başlamıştı. İsrail işgal güçleri, bir yıllık süreçte bu barışçıl gösterilere yönelik müdahalelerinde 250’den fazla Filistinlinin hayatını elinden almış, pek çoğu ağır olmak üzere binlercesini de yaralamıştır. Bunların yanı sıra, uluslararası toplumun tepkilerine ve BMGK’nın açık hükümlerine rağmen Kudüs’ün ABD tarafından “İsrail’in başkenti” olarak tanınması akabinde, geçen yılki festivalden kısa süre sonra, 14 Mayıs 2018’de ABD İsrail’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşımış, bunu izleyen başka devletler de olmuş, aynı tarihte bu hukuksuz girişimi protesto etmek için toplanan Filistinlilere İsrail işgal güçleri tarafından ateş yağdırılmış ve 60’ın üzerinde sivil hayatını kaybetmiştir.
Benzer şekilde İsrail, Suriye’ye ait olan ve 1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri üzerindeki işgal ve ilhâkını uluslararası topluma kabul ettirmek için çabalarını hızlandırmış ve bir kez daha dünyanın tepkileri arasında ABD’den bu yönde destek almıştır. Son olarak İsrail’in mevcut başbakanı Binyamin Netanyahu, 6 Nisan tarihinde katıldığı bir televizyon programında, işgal altındaki Batı Şeria’da yer alan ve varlıkları uluslararası hukuka aykırı olan 250 civarındaki Yahudi yerleşim biriminin boşaltılmayacağını, aksine, bu bölgelerin yakın zamanda İsrail’e ilhak edileceğini açıklamıştır.
Sadece son bir yıllık süreçte bile açıkça görüldüğü gibi İsrail devleti sayısız kere suç işlemiş, uluslararası hukuku ihlal etmiş, yani tam da “fevkalade yanlışlarına” devam etmiştir. Durum böyleyken, bahsi geçen devletin sponsor olduğu bir etkinliğe “Fevkalade Yanlışlardan Öğrenmek” başlığını koymak, ancak bir kara mizah örneği olabilir. Dahası, yeryüzünün en ırkçı rejimlerinden biriyle yönetilen bir “devletin” desteğiyle düzenlenen bir etkinlikte, kendi yaşadığı dönemde ırkçılık karşıtı fikirleriyle bilinen yazar James Joyce’un bir sözünün -“Hatalar yeni keşiflere açılan kapıdır”- motto olarak kullanılması temel etiğe aykırıdır. Bu durum bize, hatadan öğrenmenin ötesinde, kültür-sanat faaliyetlerinin nasıl da örgütlü hataların hizmetine koşulabileceğini göstermektedir.
Bu vesileyle size bir kez daha uluslararası BDS hareketinin çağrısını hatırlatıyoruz. Yüzün üzerinde Filistinli taban oluşumunun çağrısıyla 2005 yılında kurulan ve dünya genelinde yayılmakta olan Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) hareketi, İsrail 1967 yılında işgal ettiği topraklardan çekilinceye kadar, İsrail vatandaşı olan Filistinlilere uygulanan ırk-ayrımcı politikalar son buluncaya kadar ve İsrail 194 sayılı BM kararında şart koşulduğu üzere Filistinli mültecilerin evlerine ve mülklerine geri dönüş haklarına saygı duyarak, koruyarak ve teşvik ederek yurtlarına geri dönmelerine izin verene kadar İsrail’in kültür-sanat da dahil olmak üzere tüm alanlarda daimi ve tutarlı bir şekilde boykot edilmesi ve yalnızlaştırılması çağrısı yapmaktadır.
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nı, Filistin halkının ve onunla dayanışma içinde olanların taleplerine kulak vermeye, ırkçı ve işgalci İsrail’in desteğini reddetmeye, geçen yıl yaptığı hatayı bu yıl tekrarlamamaya, kısacası, “yanlışlarından öğrenmeye” davet ediyoruz.
BDS Türkiye