Samidoun Filistinli Esirlerle Dayanışma Ağı açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı savunan ve şu anda tutuklu bulunan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 14 avukatın yanında olduklarını söyleyen bir açıklama yayımladı.
Samidoun Filistinli Esirlerle Dayanışma Ağı, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı savunan ve şu anda tutuklu bulunan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD)üyesi 14 avukatın yanındadır. Bu avukatların ve Türkiye hapishanelerinde tutuklu bulunan tüm siyasi tutsakların derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.
Gülmen ve Özakça davası 14 Eylül’de görülecekti ve bundan iki gün önce onları savunan 16 avukat, mahkeme salonuna gelmeleri ve açlık grevcilerini savunmaları engellenerek Türkiye polisi tarafından gözaltına alındı ve ayın 20’sinde mahkemeye çıkarıldı. Bu avukatlardan 14’ü tutuklandı, Ezgi Gökten ve Ahmet Mandacı ise şartlı olarak serbest bırakıldı.
Tutuklu 14 avukatın isimleri şöyle: Didem Ünsal, Aytaç Ünsal, Yağmur Ereren, Barkın Timtik, Ebru Timtik, Sükriye Erden, Engin Gökoğlu, Süleyman Gökten, Özgür Yılmaz, Ayşegül Çagatay, Behiç Aşçı, Aycan Çiçek, Zehra Özdemir ve Naciye Demir.
Bu arada Çağdaş Hukukçular Derneği başkanı Selçuk Kozağaçlı ve kendisi de ÇHD’de çalışan eşi Betül Kozağaçlı’nın telefonlarına ve bilgisayarlarına el konuldu ve yasal faaliyetleri kısıtlandı. ÇHD, yıllardır, insan hakları savunucularının ve avukatların tutuklanması ve Ekim 2016’da derneğin kapatılması kararı gibi olaylarla Türkiye devletinin saldırılarına maruz kalmaktadır.
Türkiye’nin en aktif insan hakları savunucularından olan tutuklu avukatlardan bazıları, bu iki tutuklu eğitmeni savunmadan önce, 2014 yılında, kafasına polisin attığı biber gazı fişeği isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın ailesini ve yine 2014’te Soma faciasında ölen madencilerin ailelerini savunmuştu. Soma faciasında 301 madenci, yeraltında çıkan devasa bir yangında can vermiş ve Türk hükümeti bir soruşturma başlatılmasını engellemişti. Haftalar öncesinden yapılan güvenlik uyarılarına rağmen yaşanan Türkiye tarihindeki en büyük maden faciasını “normal bir şey” olarak değerlendiren Türkiye cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yüzlerce madenci yakını protesto etmişti.
Avrupa İnsan Hakları ve Demokrasi için Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH) “Özellikle Barkın Timtik, Engin Gökoğlu ve Özgür Yılmaz için endişeleniyoruz. Tekrar işkenceye maruz kalmalarından korkuyoruz,” dedi. ELDH ayrıca, şu anda Türkiye’de davası süren toplam 1,343 avukat olduğunu, bu avukatların 538’inin Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından siyasi suçlamalarla tutuklandığını söyledi.
Yargılanan 16 avukat, açık bir şekilde, işlerinden atılan iki eğitimci olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı mahkemede savunmalarına engel olmak için gözaltına alınmıştır. Bu, onların avukat olarak mesleklerini yapamamalarını ve insan hakları savunucuları olarak Türkiye hapishanelerindeki siyasi tutukluları savunamamaları için yapılmıştır.
Bu, Türkiye devletinin bir süredir uyguladığı, siyasi tutukluların avukatlarının mahkemede savunma yapmalarına engel olmak üzere müvekkilleri ile aynı davalarda tutuklanmaları ya da suçlu bulunmaları tarzındaki baskının son örneğidir.
Akademisyen Gülmen ve ilkokul öğretmeni Özakça, darbe girişimi sonrası olağanüstü hal gerekçesiyle, açık bir şekilde siyasi duruşlarından ötürü ve askeri darbelere karşı olmalarına rağmen işlerinden atılmaları üzerine, işlerine geri alınma talebiyle, Nisan ayında Ankara’da açlık grevine başladılar. Filistinli siyasi esirlerin başlattığı açlık grevine Ankara’da destek vermelerinden sadece bir hafta sonra, 23 Mayıs’ta tutuklandılar ve “terör” faaliyetleriyle suçlandılar. Şimdi de avukatları benzer şekilde “terör örgütüne üye olmakla” suçlanıyor.
Nuriye ve Semih, Türkiye’deki Filistin toplumu ve dayanışma örgütlerinin ve de Filistin direnişinin sembolü olan Leyla Halid’in desteğini aldı. Aynı zamanda, Ankara Filistin toplumundan Hasan Tahrawi, “Biz Filistinliler olarak, Nuriye, Semih ve Kemal Gün ile dayanışmamızı ilan ediyoruz. Burada ve Filistin’de, ezilen halklar arasındaki tarihi dayanışma sürmektedir” şeklinde açıklama yapmıştı.
14 Eylül’de ilk kez dinlenilecek olan Gülmen ve Özakça, “sağlık ve güvenlik” gerekçesiyle mahkemeye getirilmedi. Davaları, tutuklu bulundukları Ankara, Sincan’da görülmek üzere 28 Eylül’e ertelendi.
Samidun Filistinli Esirlerle Dayanışma ağı, şu anda açlık grevlerinin 196. gününde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yla dayanışmasını tekrarlıyor. Nuriye ve Semih, halen, limon, tuzlu su, şekerli su ve B1 vitamini alıyor ancak katı yiyecekleri reddediyor. Sağlıkları kötüye gidiyor ve zorla beslenme ve kötü muamele riski altındalar. Derhal serbest bırakılma ve işlerine iade edilme taleplerini destekliyoruz.
Samidoun aynı zamanda tutuklu 14 avukat ve insan hakları savunucusuyla güçlü dayanışmasını da ilan ediyor ve onların derhal serbest bırakılmalarını ve kendilerine yapılan suçlamaların düşürülmesini, Çağdaş Hukukçular Derneği’ne (ÇHD) ve Türkiye’deki diğer tüm avukat ve insan hakları savunucularına yöneltilen tüm taciz ve baskıya son verilmesini istiyor.
Samidoun Filistinli Esirlerle Dayanışma Ağı, Türkiye hapishanelerindeki tüm Türk ve Kürt siyasi tutukluların serbest bırakılmasını istiyor. Türkiye’den Filistin’e tüm siyasi esirlere adalet, özgürlük ve kurtuluş!
[Samidoun’daki İngilizce orijinalinden BDS Türkiye tarafından çevrilmiştir.]