Filistinli Esirlerle Dayanışma Ağı (Samidoun) ve BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi), açlık grevindeki Filistinli esirler için destek eylemi yaptı
İsrail hapishanelerindeki yaklaşık 1500 Filistinlinin Mervan Barguti önderliğinde, 17 Nisan Filistinli Esirler Günü’nde işgal rejiminin keyfi tutuklamalarına, tecrit uygulamalarına son verilmesi; ayrıca telefon hakkı, esirlerin aileleriyle görüşme hakkı ve yeterli sağlık hizmeti alma gibi taleplerle başlattıkları açlık grevi bugün (6 Mayıs) 20. gününe girdi.
Filistinli Esirlerle Dayanışma Ağı (Samidoun) ve BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi), açlık grevindeki Filistinli esirler için bugün Galatasaray Meydanı’nda destek eylemi gerçekleştirdi.
Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) da Filistinli esirler için yapılan eyleme destek verdi.
TİHV: Bizler Filistinli esirlerin seslerini duyuracağız
Eylemde konuşan TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, insan hakları savunucuları olarak Filistin halkının yaşadığı acıları anladığını ve işgal rejiminin sürdürdüğü zulüm politikalarını kınadığını belirterek şöyle konuştu:
İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinlilere yönelik insanlık dışı uygulamaları takip ediyoruz. Bu uygulamalarla işgal rejimi Filistinlilere karşı imha ve inkar politikasını devam ettirmektedir. Filistinli tutsaklar İrlanda’da, İtalya’da ve Türkiye’de olduğu gibi vücutlarından başka kullanacakları hiçbir araç olmadığı için tuz ve suyla açlık grevine gidiyorlar. Biz diyoruz ki onların sesini duyalım onlara uygulanan imha, işgal politikalarının son bulması için dayanışmamızı büyütelim ve onlara zorla müdahale edecek olan doktorlara açlık grevindeki tutsakların karşı karşıya kalacağı ağır hasarları hatırlatalım, hiçbir hastaya iradesi dışında müdahale edilmemesi gerektiğini duyuralım. Direnişçiler zorla müdahale edildiğinde Wernicke- Korsakof hastası oluyor. Bizler Filistinli esirlerin seslerini duyuracağız.
İHD: Son sözü direnenler söyleyecektir
İHD İstanbul Şube üyesi Mine Nazari ise bu coğrafyanın insanlarına reva görülen zulmün kader olmadığı belirterek, “Elbette ki son sözü direnenler söyleyecektir. Bugün Filistin’de bedenlerini açlığa yatıran tüm esirleri saygıyla selamlıyorum ve onların yanlarında olduğumuzu bir kere daha belirtmek istiyorum. Saygıyla” ifadelerini kullandı.
TDİ: Filistinlilerin direnişini selamlıyoruz
TDİ Dönem Sözcüsü Gülsev Kaya ise açlık grevindeki esirleri selamlayarak konuşmasına başladı.
“Mayıs ayı direniş ayıdır” diyen Kaya sözlerinin devamında, “Coğrafyalar farklı ama faşizmin saldırıları aynı. Bu saldırılar karşısında tutsakların direnişi de aynı. Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi olarak Filistin’deki Filistinlilerin direnişini selamlıyoruz” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Türkçe ve Arapça basın açıklaması okundu.
“Cellatlara, işgalcilere, işkencecilere tuz ve suyla direnenlere selam olsun”
Açıklamanın Türkçesini okuyan Mutlu Örs, 1500 Filistinli esirin, 17 Nisan Filistinli Esirlerle Dayanışma Günü’nde “Özgürlük ve Onur Grevi” adıyla süresiz açlık grevine başladığını hatırlattı.
BDS Türkiye’nin yaptığı basın açıklamasının tamamı şöyle:
Geride bıraktığımız 17 Nisan Filistinli Esirlerle Dayanışma Günü’nde, işgalci İsrail rejiminin hapishanelerinde tutuklu bulunan ve Filistin mücadelesi liderlerinden Mervan Barguti’nin öncülük ettiği 1500’e yakın Filistinli esir, Özgürlük ve Onur Grevi adıyla, süresiz bir açlık grevine başladı. Açlık grevine katılan Filistinli esirler, işgal rejiminin “idari tutukluluk” adı altındaki keyfi, süresiz ve mahkemesiz tutuklama politikasına, tecrit uygulamalarına, ailelerin hapishane ziyaretlerinin yasaklanmasına son verilmesini, telefon hakkı, yeterli sağlık hizmetleri gibi temel haklarının kendilerine iade edilmesini talep ediyor.
Başta Hadarim, Gilboa ve Nafha hapishaneleri olmak üzere, işgalci İsrail hapishanelerinde bulunan, hemen hemen tüm Filistinli siyasi grupların katıldığı açlık grevi, bugün itibariyle 20. gününe girmiş durumda. Bazı esirlerin sağlık durumlarında ciddi bozulmalar meydana gelirken, işgal güçleri, açlık grevcilerinin iradesini kırmak için, fiziksel saldırı dâhil pek çok yola başvuruyor. Bazı esirlerin kişisel eşyalarına, kıyafetlerine el konulurken, bazı hapishanelerden, açlık grevini sürdürebilmenin temel bir ihtiyacı olan tuzun esirlere verilmediği bildiriliyor.
Tüm bu baskı ve saldırılara rağmen, aralarında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin 2002 yılından beri tutuklu bulunan genel sekreteri Ahmed Saadat’ın da olduğu pek çok ismin de katılımıyla açlık grevi büyüyerek devam ediyor. 30 yılı aşkın zamandır Fransa’da tutuklu bulunan ve serbest bırakılmasına ABD tarafından izin verilmeyen Lübnanlı-Filistinli devrimci Corc İbrahim Abdallah da 3 günlük açlık greviyle bu eyleme destek verdi. Diğer yandan da, Tunus’tan Şili’ye, Fransa’dan İrlanda’ya, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan Kanada ve ABD’ye, dünyanın pek çok yerinde Filistin halkının dostları, düzenledikleri eylem ve etkinliklerle, Siyonizm’in hapishanelerindeki Filistinli esirlere destek gönderiyor.
İsrail’in yıllardan beri uyguladığı “idari tutukluluk” politikası, eşi benzeri görülmemiş bir uygulamadır. İşgal güçleri, hiçbir somut suçlama olmadan, “şüpheli” gördükleri bir Filistinliyi herhangi bir yargılama olmadan dört aylığına hapiste tutabilmekte, askeri merciler isterlerse bu uygulamayı 4 ay daha uzatabilmekte ve “şüpheli” ya da “tehlikeli” olduğu iddia edilen kişi, yargılanmaksızın, teknik olarak sonsuza kadar hapiste kalabilir hale gelmektedir. Açlık grevinin başlıca temalarından biri olan aile ziyaretlerinden yoksun bırakma uygulaması ise Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ne aykırıdır ve ağır bir insan hakları ihlalidir.
Filistinli esirlerin bu eyleme “Özgürlük ve Onur Grevi” adını vermesi sebepsiz değildir. İşgal ettiği topraklarda hayatı her alanda boğan ve Filistinlileri adeta nefes alamaz hale getiren Siyonist rejim, her gün rutin bir şekilde devam eden tutuklamalarla her ay yüzlerce Filistinliyi dört duvar arasına hapsettiği gibi, gaddarca uygulamalarıyla onları teslim almaya da çalışmaktadır. Bugün Filistinli esirlerin mücadelesi, bir bütün olarak Filistin halkının işgale, onun sonuçlarına ve ulusal aşağılamaya karşı mücadelesinin ön cephelerinden birini teşkil etmektedir. Bu kitlesel eylem, kuşkusuz, özgürlük ve onur yolunda kazanımlar elde edilmeden son bulmayacaktır.
Dünyanın her yerinden, açlık grevindeki Filistinli esirlerle dayanışma sesleri yükselirken, bizler de bugün, BDS Türkiye ve Samidoun Filistinli Esirlerle Dayanışma Ağı olarak, destekçi kurumlarla birlikte, Özgürlük ve Onur Grevi’ne İstanbul’dan bir selam gönderiyoruz. Mücadelelerinde yalnız olmadıklarını söylüyor ve onlarla dayanışmanın gerçek yolu olarak, İsrail’in tüm kurumlarının boykot edilmesi, Siyonist rejimle olan tüm ilişkilerin kesilmesi çağrımızı yineliyoruz. Özel olarak, İsrail hapishanelerine “hizmet” sunan ve işlenen suçlara ortak olan G4S ve HP markalarını boykot çağrısında bulunuyoruz.
Bütün Filistinli esirlere özgürlük!
Cellatlara, işgalcilere, işkencecilere tuz ve suyla direnenlere selam olsun!
BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi)
Samidoun Filistinli Esirlerle Dayanışma Ağı
Açıklamaların ardından eylemciler, Filistinli tutsakların açlık grevini tuzlu suyla yapmasına atıfta bulunarak tuzlu su içtiler.
bdsturkiye.org