“Pek çoğunuz bana bu karşı karşıya kaldığın zulme karşı nasıl destek olabileceğinizi soruyorsunuz. Cevabım, tereddütsüz, daha çok BDS!”
Sevgili dostlar ve meslektaşlarımız,
Sonunda İsrailli otoriteler tarafından yürütülen, maruz kaldığım, hala da devam eden 12 günlük soruşturmanın ardından e-mail hesabıma erişebildim.
BNC yapısının bu konudaki açıklaması İsrail rejiminin BDS’ye karşı savaşının son bölümünü özetlemektedir.
Susturma emri nedeniyle, ben bu davayla ilgili herhangi bir gerçeği inceleyemedim. Bu nedenle İsrail rejimi tarafından bana karşı öne sürülen ahlaksız yalanları çürütme imkanından bile mahrum bırakıldım.
Bunu yapmak için hiçbir acelem yok, asıl amaçları itibarımı zedelemek ve BDS’yi küçük düşürmek olsa da bu açık bir şekilde başarısız oldu.
Bir ölçüde baskı kampanyaları geri tepti, Ralph Nader’la birlikte Gandhi Barış Ödülü’nü almak için yapacağım ABD seyahatimi engelleyerek İsrail rejimi kazara bu ödülün reklamını yapmış oldu.
Başka şeylerden önce, bana karşı yürütülen McCarthy’ci cadı avına direnmek için umudu ve daha çok güç veren mesajlarınızı okudum. Mektuplarınızı ve ilettiğiniz desteğin samimi duyguları derin memnuniyetle karşıladım.
Makale yazan herkese ve bu konuda dilekçe veren her kuruma çok müteşekkirim.
Hiçbir şey politik işkenceye maruz kalan insan hakları savunucularını, onların yanında duran ve ne olursa olsun mücadeleyi sürdüren bütün bir eylemci topluluğunun ve vicdan sahiplerinin sıcak hissi kadar güçlendiremez.
Bir yıldan fazla süredir BDS hareketi içindeki arkadaşlarım ve ben İsrail Stratejik İşler Bakanlığı tarafından BDS’yle savaşın kilit organı olarak kurulan “çamur atma birimi”ne karşı uyarılarda bulunuyorduk.
Şahsen birçok kez yazıp tartıştığım gibi bu hilebaz birimin temel işlevi insan hakları savunucularının ve BDS hareketiyle ilişkili ağların kirli çamaşırlarını aramak ve eğer yoksa imal etmekten ibarettir.
McCarthy İsrail baskı ve zulüm rejimindeki sadık varislerinden gurur duyardı.
İsrail’in işgal, yerleşim yeri sömürgesi ve apartheid rejimi tarafından tasarlanan yeni McCarthy’ciliğe cevap vermenin en etkili yolu olarak akademik, kültürel ve ekonomik açıdan ilham veren BDS kampanyalarımızı genişletmek, ana akım haline getirmek ve de lobi gruplarının büyük etkiye sahip olduğu devletlere ihraç etmek zorundayız.
Cevap; özgürlük, adalet ve eşitlik için hareketimizi büyütmektir.
BM organı tarafından İsrail’in apartheid suçlusu olduğu ve bunun da uluslararası hukukta insanlığa karşı ikinci en ciddi suç olduğunu belirten kararı vurgulamak ve yaygınlaştırmak bir diğer cevaptır.
Onların ırkçılığına, nefretine, “kara listelerine” ve çirkin sömürgeci baskılarına her türlü ırkçılığı reddeden kapsayıcılığımızla ve özgürlük ve adalete olan sınırsız tutkumuzla savaşmak da bir cevaptır.
Yerli, ırksal, ekonomik, sosyal, toplumsal cinsiyet, iklim ve diğer adalet biçimlerinin hareketleriyle olan ilkesel ittifaklarımızı güçlendirmek onların zenofobik, aşırı sağcı, faşist eğilimli ajandalarına ve merhametsiz yasalarına en yüksek sesli cevabımızdır.
Onlar umutsuzca korku ve umutsuzluk saçmaya, özgürce konuşmamızı engellemeye, arşivlerimizi lekelemeye ve bizi sessizliğe mahkum etmeye çalıştıkça biz köklü umudumuzu adalet ve eşitlik için etkili, stratejik, ahlaki bakımdan tutarlı kampanyalarla cömertçe besleyeceğiz ve kendimizi özgürce ifade etmekte ve haklarımızı savunmakta ısrar edeceğiz.
İnsanlar olarak doğal haklarımızı sürdürmek için hiç kimsenin iznine ihtiyacımız yok. İnsan hakları savunucuları olarak herhangi bir seviyedeki yıldırıma ve zorbalık bizi eşitsizliğe ve sömürgeci köleliğe karşı tutkulu ve şiddetsiz direnişimizden alıkoyamaz.
Tek başına başarısız oluruz, birlikte üstün geliriz.
Hareketimize karşı son vahşi ve akıldışı saldırılar her şeyden çok bizim üstün geldiğimizi gösteriyor.
Şükran ve umutla
Ömer
[bdsmovement.net’teki 1 Nisan 2017 tarihli İngilizce orijinalinden BDS Türkiye tarafından çevrilmiştir.]